Erken seçim ekonomiyi nasıl etkileyecek?

Kültür Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın ve İstanbul Medipol Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, Türkiye’nin 24 Haziran 2018’de erken seçime gitmesinin, ülke ekonomisine olası etkilerini değerlendirdi.

SHABER3.COM

Amerika’nın Sesi’ne konuşan ekonomistler erken seçimle birlikte ekonominin yönünü tahmin etmeye çalıştı


Prof. Dr. Alçın, “Seçim kararının baskın biçimde ortaya çıkması yani bir buçuk gün içerisinde alınan bir karar ve iki ay içerisinde yapılacak olması, başta piyasalarda bir şok etkisi oluşturdu. Fakat daha sonra bu şok etkisi yerini yavaş yavaş belki bu seçimle birlikte ekonomik alana da neşter atılabilir düşüncesine bıraktı. Bunu dolardaki terse dönüş ya da gevşeme ile de açıklayabiliriz. Şimdi burada seçim sonrası herkesin gözü kulağı yeni oluşturulacak olan ekonomi yönetiminde olacak. Bildiğiniz gibi mevcut ekonomi yönetimi, geçtiğimiz haftalarda cumhurbaşkanı tarafından eleştiriye tabi tutulmuştu. Şimdi bu kurmayların bütünüyle değişebileceği ya da bir kısmının revize edilebileceği bir durum bekleniyor. Neticede ortada bir ekonomik problem var. Peki bu problem nasıl aşılır, bu problem nereye havale edilebilir? Böyle ikili bir sorunla karşı karşıyayız” dedi.

2017 yılında yaşanan daralmaya değinen İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, bunun sebeplerini şu sözlerle açıkladı:

“2017 yılının özellikle ilk üç ayında yaşanan daralma, bütçedeki açıktan kaynaklanıyordu. Yani bütçe açığı ve hazine borçlanması faizleri yukarı yönlü çekiyordu. Bu, enflasyonda bir baskı yaratıyor, diğer taraftan da işsizlik rakamları yükseliyordu. Bunun gerisinde ne var diye baktığımızda, ağırlıklı olarak referandum süreci ve bu süreçte yapılan harcamalar olduğunu görüyoruz. Şimdi benzer bir tabloyu aslında 2019 yılında bekliyorduk. 2019 yılında seçim sürecine girilmesi ile birlikte, ekonomide yeniden mali disiplinde ciddi bir gevşeme ve buna bağlı olarak bütçe açıkları bekliyorduk. Şimdi bu seçim takvimi daha öne çekilmiş oldu. Öne çekilmesi aslında bir taraftan şok etkisi yapmış olsa da iki aylık bir sürede seçim propagandasıdır, YSK’nın hazırlıklarıdır dediğimizde aslında bütün siyasi partiler için çok fazla seçim harcaması da yapmaya vakit kalmıyor. Bunu da belki olumlu bir yön olarak görebiliriz.”

Türkiye ekonomisi açısından seçim ve sonrasında bu tablonun geriye döneceğini öngörebilecek bir veri olmadığına değinen Alçın, bu sorunun daha yapısal, doğrudan üretim yapısıyla ilgili bir problem olduğuna dikkat çekti. Dolardaki mevcut yükselişin sürekli lineer olarak devam edeceği anlamını çıkarmamak gerektiğini belirten Prof. Dr. Sinan Alçın, birçok uluslararası kuruluşun yıl sonu dolar beklentisinin 4.15-4.30 arasında oynadığını, son dönem yaşanan tartışmalar ve seçimin olası sonuçları ile birlikte dolarda yıl sonu itibariyle bir miktar yükselme olabileceğini ancak 5 TL gibi bir rakam beklemediğini kaydetti. Alçın, burada yoğunlaşılması gereken konunun, doların fiyatından ziyade ekonomideki temel yapısal sorunlar ve bunların çözümü olması gerektiğini belirtti.

Sinan Alçın, “Seçim süreci eğer yatırım iklimini olumlu hale getirecekse, örneğin OHAL düzenlemesine gerek kalmayacaksa, yabancı yatırımcılar rahatlıkla girip çıkmaya başlayacaksa, turist yelpazemiz genişleyecekse o zaman doğal olarak olumlu sonuçlardan bahsedebiliriz. Bunların tersi olacak, mevcut durum daha da kaotik bir biçimde, özellikle Suriye’deki olası gelişmeleri de göz önüne aldığımızda ve kötü bir senaryo üzerinde konuşmak gerekirse ve böyle bir yöne doğru kayacaksa o zaman bu seçim doğal olarak ekonomi açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkarmayacaktır” ifadesini kullandı.

İstanbul Medipol Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer’e göre erken seçim piyasada olumlu karşılandı.

Yrd. Doç. Dr. Tatlıyer, “Seçimin 1 sene sonra, 1 buçuk sene sonra yapılması piyasa ve ekonomi açısından her zaman risk demektir, belirsizlik demektir. Bu manada iki ay sonra hızlı bir şekilde seçime girilecek ve seçim sonrasında direkt olarak yeni sisteme geçilmiş olacak ve bir şekilde politik istikrar sağlanmış olacak şeklindeki anlayışın hızlı bir şekilde ortaya çıkması piyasalar açısından kanaatimce olumlu karşılandı. Yeni sistemde koalisyonların olmayacak olması, zaten bir şekilde başkanın seçilecek olması ve başkanın da kendi kabinesini oluşturacak olması hem piyasalar açısından hem halk açısından ekonomik istikrar siyasi istikrar demek. Bu da piyasalar açısından yine oldukça olumlu bir gelişme” dedi.

Mevlüt Tatlıyer seçim sürecinde başka ülkelerden Türkiye’ye finansal saldırılar olabileceğini söyledi ve sözlerine şöyle açıklık getirdi:

“Türkiye’ye karşı seçim sonuçlarını etkilemeye dönük olarak, istikrarsızlaştırmaya dönük olarak finansal saldırı yaşanabilir. Son 1 buçuk yıl içinde üç tane yaşandı. Bunun yanı sıra kredi derecelendirme şirketlerinin Türkiye’ye karşı olumsuz tavırlarını görüyoruz. Ben bir iktisatçı olarak Moody’s’in ya da Standart & Poors’un Türkiye ile ilgili raporlarının oldukça subjektif olduğunu ve gerçekleri yansıtmaktan, ekonomik realiteyi yansıtmaktan oldukça uzak olduğunu düşünüyorum ve bunu ancak siyasi gerekçelerle açıklayabiliyorum. Bundan sonraki süreçte eğer bir finansal saldırı ya da atak yaşanmaz ise dolar kurunun çok fazla dalgalanacağını düşünmüyorum. Belirli dar bir çerçevede gidip geleceğini düşünüyorum.”
<< Önceki Haber Erken seçim ekonomiyi nasıl etkileyecek? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER