IMF ve S&P'den Türk ekonomisiyle ilgili karamsar tahmin

Uluslararası Para Fonu (IMF) Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa (ODGA) ekonomik görünüm raporunu açıkladı.

IMF ve S&P'den Türk ekonomisiyle ilgili karamsar tahmin

Uluslararası Para Fonu (IMF) Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa (ODGA) ekonomik görünüm raporunu açıkladı. Rapora göre bölgenin büyük bölümünde büyümenin ortalama yüzde 2,3 ile iki katına çıkması beklenirken, bölgenin en büyük iki ekonomisi olan Rusya ve Türkiye’de ise büyümenin yavaşlaması bekleniyor. IMF, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa bölgesinde ekonomik toparlanmanın geçen yıla göre güçlenmesine rağmen, gelişmiş ülkelerin sıkılaşan para politikaları ve jeopolitik riskler nedeniyle bölgenin ağırlıkla ihtiyaç duyduğu dış finansmanın koşullarının sıkılaşabileceğini belirtti. IMF’nin Avrupa bölümü tarafından hazırlanan ve ilki geçen yıl yayımlanan Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu’na göre bölgede gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) bu yıl yüzde 1,9 artması, 2015’te de ise yüzde 2,6 büyümesi bekleniyor. IMF Türkiye için büyüme beklentisini ise daha önce açıkladığı tahminlere göre bu yıl için yüzde 3,5’ten yüzde 2,3’e indirmiş, 2015’te ise GSYH’nin yüzde 3,1 artacağını öngörmüştü.

Zaman'ın haberine göre, Bölgenin gelişmekte olan ülkelerin ortalamasından daha yüksek oranda dış fonlamaya ihtiyaç duyduğuna dikkat çekilen raporda, ABD ve diğer gelişmiş ülkelerde para politikasının sıkılaşması ve jeopolitik risklerden dolayı bölgeden sermaye çıkışı ihtimalinin söz konusu olabileceği belirtilerek, şöyle denildi: “Geçen yıla oranla büyümenin belirgin olarak hızlanması beklense de dış fonlamaya 2013 ortasından bu yana da oynak bir hal aldı. Fon girişleri yılın son çeyreğinden itibaren toparlansa da bölgede jeopolitik gerilimin artması, gelişmiş ülkelerin para politikasının normalleşmesi ve Euro Bölgesi’nde ekonomik büyümenin zayıflaması tekrar baskı yaratabilir.”

Raporda gevşek para politikası ve istihdamdaki iyileşmeye bağlı olarak çoğu ülkede iç talebin büyümede itici rolü oynayacağı ifade edilirken, Türkiye’nin ise büyümede bölge genelinden ayrıştığı ifade edildi.

TL’deki belirgin değer kaybının etkisiyle büyümede ihracatın rolünün artacağı belirtilen raporda, “Özel tüketimin ise daha sıkı politikası ve makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle yavaşlaması bekleniyor.” denildi. Türkiye’nin büyümesine ilişkin aşağı yönlü bir eğilim bulunduğuna dikkati çeken IMF Türkiye Daimi Temsilcisi Mark Lewis, bu durumun ocak sonunda para politikalarındaki revizyonlar ve özellikle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından alınan makro ihtiyati tedbirlerden kaynaklandığını ifade etti. Lewis, Türkiye’de gelecek dönemde büyümeye yönelik revizyonlar olduğunu söylemek için erken olduğunu vurgulayarak, “Önümüzdeki dönemde tekrar bütün bu projeksiyonlarımızı gözden geçireceğiz. IMF’nin Dünya Ekonomik Görünümü raporunda şu anda yayımlanmış olan verilere baktığımızda hem bölgesel hem küresel hem de ülke bazlı verilere ulaşılabiliyor. Burada ekim ayında yayınlayacağımız yeni raporda revize projeksiyonları görebilirsiniz.” diye konuştu.

Uluslararası kredi derecelendirme şirketi Standard and Poor’s’a göre Türkiye, küresel sermaye akımlarına karşı en hassas üçüncü ülke. Kredi notu Türkiye’nin hayli altında olan Pakistan ve Mısır gibi birçok ülkeyi Türkiye’den daha az riskli bulan kredilendirme kuruluşunun listesinde ilk sırayı Ukrayna alırken ikinci sırada Gana var. 3. sıradaki Türkiye’yi ise sırasıyla Makedonya, Belarus, Bulgaristan, Gürcistan, Hırvatistan, Fas ve Güney Afrika takip ediyor. Amerikan Merkez Bankası FED’in parasal sıkılaştırma yapacağının sinyalini vermesinin ardından yatırım bankası Morgan Stanley, parası en çok değer kaybeden ülkeler Hindistan, Brezilya, Endonezya, Türkiye ve Güney Afrika’yı ‘kırılgan beşli’ olarak tanımlamıştı. Standard and Poor’s, bu sıralamayı ülke dışı fonlara bağımlılık ve bu fonların olası çıkışını kıstas alarak kendi kırılganlık listesini açıkladı. Böylece Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler içinde en zayıf piyasalardan biri olduğunu ileri sürdü. Derecelendirme şirketi olarak tamamen ‘ekonomik’ analizler yaptıklarını vurgulayan Standard and Poor’s’un Ülke Derecelendirmeleri Analitik Başkanı Moritz Kraemer, bu ülkelerde piyasalara güvenin birden durarak kaynak bulunamaz hale gelmesini anlatan ‘ani duruş’ riski ile karşı karşıya olduklarını ileri sürdü.

Moritz Kraemer, Türkiye Hazine’sinin toplam borç stokunu azaltmak, vade yapısını uzatmak ve maliyetlerini düşürme başarısını göstermesine karşın halen milli gelirinin (GSMH) yüzde 10’u kadar bir borçlanma yapmak zorunda olduğunu hatırlattı. Kraemer, “Türkiye’de cari açık azalacak ama yine de açık olacak, sıfırlanmayacak. Bu ülke notlarından bağımsız bir hassasiyet sıralaması. Hassasiyetler de birden olmuyor. Bir şekilde tetiklenebiliyor. ‘Seçim bitti, mutlu günlere geri döndük’ diye bir şey yok. Hassasiyetler yıllar içinde oluşur. Türkiye, Çin ve Rusya gibi yıllardan beri cari fazla vererek rezerv biriktiren bir ülke değil.” dedi.

SADECE MERKEZ BANKASI’NI TAKDİR ETTİ

Piyasalarda yatırımcıların cari açığa rağmen siyasi risklerin daha fazla sorulduğunu belirten Moritz Kreamer, kendilerinin daha ziyade finansal olarak dış dengesizlik ile ilgilendiklerini vurguladı. Bu anlamda Türkiye’nin taşıdığı risklerden bahseden yöneticinin Türkiye’ye dair tek övgüsü ise başta Merkez Bankası olmak üzere ekonomi yönetiminin riskleri dengeleme çabalarına oldu.

Türkiye, Standard and Poor’s ile anlaşmasını yenilemiyor. Ancak şirket yine de ülke notunu açıklamaya devam ediyor. Şirketin Ülke Derecelendirmeleri Analitik Başkanı Moritz Kraemer ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölge Müdürü Zeynep Holmes’a Türkiye Cumhuriyeti Hazine’sinin sözleşmesini yenilememesine karşın kendilerinin not vermeye devam ettiği de hatırlatıldı. Zeynep Holmes sorumluluklarının yatırımcıları bilgilendirmek olduğunu belirterek, “Biz sorumluluğumuzun farkındayız.” dedi.

<< Önceki Haber IMF ve S&P'den Türk ekonomisiyle ilgili karamsar tahmin Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER