AKP'de petrolcüler, faizciler bölünmesi

Taraf Gazetesi yazarı ekonomist Süleyman Yaşar, köşesinden dikkat çelen bir yazı kaleme aldı.

AKP'de petrolcüler, faizciler bölünmesi

Ekonomist Süleyman Yaşar, " AKP’de petrolcüler, faizciler bölünmesi" başlıklı yazısında Merkez Bankası'nın kararı öncesinde hükümetin ikiye bölündüğünü yazdı.


İşte Süleyman Yaşar'ın dikkat çeken o yazısı:

Merkez Bankası bugün politika faizleri hakkında karar verecek. Bu karar öncesinde AKP hükümeti petrolcüler ve faizciler olarak ikiye bölündü.

“Nasıl ikiye bölündü” diye sorarsanız hemen cevaplayalım. Şöyle bölündü; bir kısım AKP’li bakan ve temsil ettikleri müteahhitler faizlerin indirilerek inşaat sektörüne ucuz kredi sağlanıp lüks konut ve gayrimenkul sektörünün canlı tutulmasını istiyor.
 
FAİZCİLER HAKLI GÖRÜNMEK İÇİN İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN ADINI İNŞAAT SANAYİİ YAPTI
Hattâ bu nedenle faizciler konut sektörünün adını bile değiştirdiler. Artık faizciler “inşaat sanayii” diyorlar lüks konut sektörüne. Oysa bu sanayi sadece iç pazara hitap ediyor. Sürdürülebilir bir döviz kazancı yok lüks konut ve lüks AVM üretmenin. Yani dış ticarete konu sektör değil inşaat sektörü. Ya da yeni adıyla inşaat sanayii.

Gelelim diğer kesime… Diğer kesim ekonominin 13 yıldır yüksek faiz- düşük kur politikası izlenmesi sonucunda kaynak dağılımının bozulduğunu, Türkiye’nin kaynaklarının dış ticarete konu mal üretmek yerine dış ticarete konu olmayan lüks konut, lüks AVM, lüks otomobile aktarıldığını bu nedenle ekonominin artık yerinde saydığını, fert başına gelirin azaldığını söylüyor.
İşte bu nedenle petrolcüler ve sanayiciler kesimi, faiz yerine azalan küresel petrol fiyatlarının iç fiyatlara aynı oranda yansıtılmasını öneriyorlar. Böylece imalat sanayii maliyetlerinin azaltılıp ihraç mallarına rekabet gücü kazandırılmasını istiyorlar. Dolayısıyla ihracat önderliğinde büyüme modelinin işleyeceğini, beraberinde sürdürülebilir yüksek oranlı uzun vadeli büyüme hızının tutturulabileceğini düşünüyorlar.

İşte bu kesim mevcut koşullarda faiz indiriminden ziyade petrol fiyatlarındaki küresel azalmanın iç fiyatlara yansıtılmasının faydalı olacağını ileri sürüyor.
 
PETROLCÜLER İMALAT SANAYİİNİN GELİŞMESİNİ İSTİYOR

Peki, bu iki kesimden hangisi yani faizciler mi petrolcüler mi doğru alternatifi öneriyor?

Hemen cevaplayalım bu soruyu; bildiğiniz gibi ekonomide “One size fits all” yani “tek beden herkese uyar” bir tasarım olmaz. Ekonomik tasarım koşullara göre değişir. Hattâ tek bir kur rejimi ve tek bir faiz politikası olamaz. Koşullara göre kur rejimi dalgalı ya da sabit olabilir. Yine nominal ya da reel faizler koşullara göre negatif ya da pozitif olabilir.

O hâlde Türkiye’de gelinen bu noktada bugün faizler azaltıldığı takdirde yukarı giden döviz kurları imalat sanayiine rekabet gücü sağlayamaz. Çünkü diğer ülkeler azalan petrol fiyatlarını iç fiyatlara aynı oranda yansıtarak rekabet gücü kazandılar. İşte bu nedenle Türk parasında son iki ayda yüzde 12 nominal değer kaybı olmasına rağmen, Türk parası reel kur endeksinin 113.14’ten 116.85 düzeyine yükseldiğini belirtelim. Dolayısıyla faizler azaldığında Türk parasının nominal olarak değer kaybetmesinin rekabet gücü sağlamak yerine ekonomiyi küçülteceğini hemen belirtelim.

İşte bu nedenle faizlerin içinde bulunduğumuz aşamada azaltılması büyümeye katkı sağlamıyor. Daha doğrusu 13 yıl yüksek faize ses çıkarmayıp, bugün küresel petrol fiyatları düştüğünde bu defa bütçe açığı korkusuyla petrol fiyatını yüksek tutup faiz indirmeye kalkmak doğru alternatif olmuyor. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki gerilemenin iç fiyatlara yansıtılması şart. Aksi takdirde ekonomide büyümenin duracağını, işsizliğin artmaya devam edeceğini söylemek herhâlde yanlış olmaz.
<< Önceki Haber AKP'de petrolcüler, faizciler bölünmesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER