Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, bugün köşesinde MEB Müsteşarı Yusuf Tekin eliyle hazırlanan ve okuma salonlarıyla dershaneleri kapatmayı öngören yasa taslağını yazdı. Kararı 'akıl alacak gibi değil' diye yorumlayan Gülerce, katsayı adaletsizliğini kaldıran hükümetin şimdi de benzer bir kararla bu sefer özellikle İmam-Hatip Lisesi gibi Meslek liselerinin tamamen önünü keseceğini ifade etti.
İşte o yazı...
***
Hükümet ne yapmak istiyor?
Gazetemizin dünkü manşeti, bir haksızlığa ve yanlışa tepkiydi. Uzun bir süredir “kapatılacak mı, kapatılmayacak mı?” tartışmasıyla gündemde olan dershanelerle ilgili şimdi bir kanun taslağından söz ediliyor.
Meclis’in gündemine getirilmesi planlanan taslağa göre, dershaneler ve bütün etüt merkezleri 2013-2014 eğitim-öğretim yılı bitiminde kapatılacak. Taslak yasalaştığında ortaöğretime veya yükseköğretime giriş sınavlarına yönelik, evlerdeki özel dersler de dâhil, hiçbir özel kurs verilemeyecek. (Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklamasında bazı konulara itiraz edildiği halde “dershaneler kapatılmayacak” denmedi.)
Akıl alacak gibi değil. Nereden bakarsanız bakınız, eğitim-öğretim anlayışı, serbest teşebbüs hürriyeti, demokrasi, insan hakları ile kısacası hiçbir şekilde izah edemeyeceğiniz bir gayretle karşı karşıyayız. AK Parti hükümetinin 11 yıllık demokratikleşme iradesiyle çelişen, vesayet zihniyeti ile örtüşen bu tavrını izah etmek çok zor. Allah aşkına bu hükümete destek verenler, Sayın Başbakan’ı samimiyetle destekleyenler, yardımcı olsun. İkna edebilecek bir gerekçe, bir sebep söylesinler… Şahsen ben bu durumu, hâlâ korumakla beraber hüsnü zannımla izah edemiyorum.
Çünkü eğitimdeki fırsat eşitsizliğini dershaneler önlüyor. Eğitim kalitesinin düşük olduğu varoşlardan, en ücra kasabalarından nice fakir öğrenci Türkiye’nin en iyi üniversitelerini dershaneler sayesinde kazandı. Bunun binlerce örneği var. Ama fakir olup da, imkânı olmayıp da “dershaneye gidemedim, üniversite kazanamadım” diyen tek bir örnek, evet tek bir örnek gösteremezsiniz. Çünkü zeki, başarılı öğrencileri kontenjan olarak kayıt yapmak için dershaneler yarış ediyor. Katsayı adaletsizliğine karşı hak ve hukuk mücadelesini kazanan bu hükümet, dershaneleri kapatmakla, imam hatip ve meslek lisesi mezunlarının önünü, katsayı adaletsizliğinden daha beter şekilde kesmiş olacak. Bunu kaçtır yazıyorum, bana; “hayır, öyle olmayacak” diyen, diyebilen tek kişi çıkmadı. Çünkü benim dediğim anlaşılmıyorsa, imam hatipten, meslek lisesinden hukuk, tıp, mühendislik, işletme kazanmış insanlara sorulsun. İmam hatip lisesi müdürlerine sorulsun… İmam hatip mezunu bir Başbakan’ın gönlü buna nasıl razı olabilir?
Bu meselenin, “cemaat-hükümet” gerilimi ile de bir alakası yoktur. Maalesef, dünkü manşetimizle ilgili olarak “gerilimde yeni perde” diye yazanlar oldu. Bugünkü gazetelerde de bu tür yaklaşımlar olabilir. Hizmet hareketinin, bu işe gönül veren insanların, eğitimin önemine inanarak, nesillerimizin yeni Türkiye’yi omuzlayacak donanımda, kendi değerlerimizle mücehhez, idealist, vatansever, demokrat nesiller için çırpındıkları doğrudur. Ama insaf edilsin, 3 bin 640 dershanenin büyük çoğunluğunun bu camia ile alakası yoktur. En önemlisi, bu işe gönül verenler, sadece dershaneler vasıtasıyla insanımıza ulaşmıyor. Dünyanın 194 ülkesinde dershane mi var? Kaldı ki bu yola çıkanlar şuna inanmıştır: Allah’ın tuttuğuna kimse bir şey yapamaz, Allah’ın bıraktığını da kimse tutamaz…
Hizmet insanlarının üzüldüğü, kırıldığı şudur. Dershanelerin kapatılmak istenmesiyle ilgili oluşan algı, koskoca bir camiayı hedefe koyuyor. Bu konuda ikna edici, rahatlatıcı bir çabanın hâlâ gösterilmemesi üzüntü ve kaygı vericidir. Duruş yanlıştır, üslup yanlıştır. Gönüllerin yaralanması karşısındaki suskunluk rencide edicidir. Dua edelim, Yeni Türkiye’yi inşa edeceğine inandığımız yönetici kadrolar, kendilerine ve ülkemize bir yanlış yapmasın…