ABD'den Türkiye'ye suçlama

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2010 yılı insan kaçakçılığı raporunda, Türkiye'ye suçlama yapıldı...

ABD'den Türkiye'ye suçlama

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2010 yılı insan kaçakçılığı raporunda, Türkiye'nin insan kaçakçılığında transit ve destinasyon ülkesi olma konumunu sürdürdüğü belirtilerek, "Türk hükümeti, insan kaçakçılığının önlenmesi için asgari standartlara tam olarak uymuyor. Ancak bunu yapmak için önemli çabalar harcıyor" denildi. Raporda, Türkiye'nin, fuhuşa zorlanma ve zorla çalıştırılmanın da dahil olduğu insan kaçakçılığına maruz kalan kadın ve çocuklar için varış yeri ve transit ülke konumunda olduğu belirtildi. Mağdurların çoğunlukla eski Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa kökenli olduğuna işaret edilen raporda, 2009 yılında Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan'dan fuhuşa zorlanan kadınların sayısında artış gözlendiği kaydedildi. Raporda, geçen yıl Uluslararası Göç Örgütü'nün, Türk hükümetiyle birlikte, zorla çalıştırıldığı ve fuhuşa zorlanığı bildirilen önemli sayıda kişiyi Moğolistan'a geri gönderdiğine değinildi. "Çok daha küçük bir sorun oluştursa da, hem yasal hem de yasal olmayan fuhuş sektörlerinde kullanılmak üzere, Türk vatandaşlarını içeren iç insan kaçakçılığının da olabildiği" belirtilen raporda, bazı mağdurların Türkiye üzerinden KKTC'ye ya da Avrupa'daki diğer bazı yerlere kaçırıldığı ve oralarda fuhuşa zorlanma ve zorla çalıştırılma gibi muamelelere maruz kaldıkları kaydedildi. Devletin, insan kaçakçılığıyla mücadele yasasının kullanımını genişlettiğine işaret edilen raporda, fuhuşa zorlama amaçlı insan kaçakçılığı suçluları hakkında adli kovuşturma başlatıldığı, kaçakçılık mağdurları için ülkedeki üçüncü barınağın kurulduğu ve fuhuş amacıyla kaçırılanların saptanmasına yönelik kapasitenin geliştirildiği kaydedildi. Raporda, devletin, insan kaçakçılığı mağdurlarına kritik hizmetler sunan bağımsız kuruluşlara fon sağlamadaki eksikliği ve mağdurların saptamasına yönelik işlemlerin tutarsız biçimde uygulamasının, Türkiye'nin, zorla çalıştırılanlar başta olmak üzere, mağdurlara tutarlı ve kapsamlı koruma hizmetleri sunma yeteneğini etkilemeye devam ettiği belirtildi. -TAVSİYELER- Raporun "Türkiye'ye Tavsiyeler" başlıklı bölümünde şu önerilere yer verildi: "-İnsan kaçakçılığı barınakları ve '157' yardım hattı için devlet fonlarının sağlanmasına yönelik uzun süredir var olan planların hayata geçirilmesi, -Mahkum edilen kaçakçılardan ele geçirilen mal varlığı kullanılarak, insan kaçakçılığı mağdurlarına yardım fonunun oluşturulması, -Bağımsız kuruluşlar ve uluslararası örgütlerin mağdurların saptanması sürecine daha tutarlı biçimde dahil edilmesi ve bağımsız kuruluşların ıslah evlerine erişimine izin verilmesine dönük en iyi uygulamaların genişletilmesi, -Zorla çalıştırılmaya maruz kalan potansiyel mağdurların önleme amaçlı olarak saptanması ve bu tür vakaların adli kovuşturulmasının artırılması, -Mağdurlara yasa uygulayıcılarıyla işbirliği yapmaları için daha fazla teşvik sunulması için tanıklara yönelik koruma tedbirlerinin geliştirilmesine devam edilmesi." -KOVUŞTURMA- Devletin, raporun yazıldığı tarihlerde insan kaçakçılığı suçlularını sert biçimde soruşturmaya, adli kovuşturmaya tabi tutmaya ve mahkum etmeye devam ettiği ifade edilen raporda, TCK'nın 80'inci maddesinin, cinsel sömürü ve zorla çalıştırılma amaçlı kaçakçılığı yasakladığına ve 8 ila 12 yıl hapis cezaları öngördüğüne değinildi. Devletin, 2009 yılında 80. maddenin uygulanmasının genişletilmesine devam ettiği kaydedilirken, kaçakçılıkla mücadelede konusundaki özel maddeye dayanarak, geçen yıl 23 insan kaçakçılığı şüphelisinin 1-2 yıldan 11-12 yıla kadar değişen cezalara çarptırıldığı ve bu rakamın 2008 yılında ise 13 olduğu belirtildi. Raporda, devletin, yıl içinde mahkum edilen tüm insan kaçakçılığı suçlularının mal varlıklarına el koyduğu ve her kaçakçının sömürdüğü mağdur sayısını temel alarak cezalar verdiği kaydedildi. Raporda, devletin, 2009 yılında toplam 50 kaçakçılık suçlusunu mahkum ettiği, bu rakamın 2008 yılında ise 58 olduğu belirtildi. Devletin 2009 yılında, 164 yargıç ve savcı dahil olmak üzere, kaçakçılıkla mücadele konusunda yasa uygulayıcılarına yönelik kurumlaşmış ve kapsamlı eğitim faaliyetlerini sürdürdüğüne işaret edilen raporda, yasa uygulayıcıların kaçakçılıkla alakalı suç ortaklığı eylemlerinin sorun teşkil etmeyi sürdürdüğü, ancak devletin bu sorunla mücadele amaçlı adımlar attığı kaydedildi. Raporda, 2009 yılında 3 polis memurunun 80'inci maddeye dayanarak soruşturmaya ve adli kovuşturmaya tabi tutulduğu, 2008 yılında kaçakçılıkla alakalı suç ortaklığı konusunda 25 güvenlik görevlisine açılan soruşturmanın ise devamının getirilmediği ve insan kaçakçılığı faaliyetlerine yardımcı olmak için Şubat 2007'de tutuklanıp hapse konulan bir cezaevi yetkilisine yönelik soruşturmanın devam ettiği belirtildi. Raporda, 2009 Eylül'de, 100'den fazla kadını fuhuşa zorladığı gerekçesiyle Hollanda'da mahkum edilen bir Türk insan kaçakçısının bu ülkeden kaçtığı ve Hollanda medyasında daha sonra, bu kişinin, kendi kaçakçılık şebekesiyle birlikte Antalya'da bir gece kulübü işlettiğine dair haberlerin çıktığına değinildi. Raporda, Türk yetkililerin konuyu Hollandalı meslektaşlarıyla görüştüğü, ancak söz konusu şahsa karşı 2009 yılında işlem başlatılmadığı ifade edildi. -KORUMA- Raporun "Koruma" başlıklı bölümünde, devletin 2009 yılında insan kaçakçılığı mağdurlarını saptama ve koruma kapasitesini artırma yolunda önemli ilerlemeler katettiği belirtildi. Bununla birlikte devletin, raporun yazıldığı tarihlerde insan kaçakçılığı konusundaki barınaklara yeterli mali destek sunmadığı ifade edilen raporda, Temmuz 2009'da polisin, Uluslararası Göç Örgütü ve bir bağımsız kuruluşla birlikte, ülkedeki üçüncü barınağın Antalya'da kurulması konusunda üç taraflı bir anlaşma imzaladığı hatırlatıldı. Raporda, hükümetin insan kaçakçılığı konusunda uzun vadeli fonların güvenceye alınmasını öncelikleri arasına aldığını bildirmesine rağmen, Ankara ve İstanbul'daki barınaklara hala yeterli fonun sağlanmadığına işaret edildi. Dışişleri Bakanlığının bağımsız olarak 20 bin dolar civarında miktarı Ankara ve İstanbul'daki barınaklara sağladığı kaydedilen raporda, her iki barınağın, faaliyetlerine devam edebilmek ve kaçakçılık mağdurlarına yardım sunabilmek için dış bağışlara ihtiyaç duymayı sürdürdüğü belirtildi. Raporda, bağımsız kuruluşlarca işletilen bu iki barınağın 2009 yılında 85 kaçakçılık mağduruna bakım sağladığı ifade edildi. Devletin, kaçakçılık mağdurlarını, konuyla ilgili soruşturmalar ve adli kovuşturmalara katılmaya çağırsa da, çoğunun ülkelerine geri dönmeyi tercih ettiği ve kendilerini kaçıranlarla ilgili adli süreçlere dahil olmayı çeşitli gerekçelerle reddettiğine değinildi. Raporun kaleme alındığı dönemde, devletin, kaçakçılık mağdurlarının mahkemelerde görüntülü ifade vermesine olanak sağladığı ve savcıların, daha fazla kaçakçılık mağdurunu ifade vermeleri yönünde cesaretlendirmek için barınak personeliyle birlikte çalışarak onların görüntülü ifadelerini aldığı belirtildi. Devletin, kaçakçılık mağdurlarının saptanması kapasitesini geliştirecek önemli adımlar attığı, 2009 yılında 102 kaçakçılık mağdurunu saptığını, bu rakamın 2008'de 118, 2007'de 148 olduğu belirtildi. -ÖNLEME- Raporun "Önleme" başlıklı bölümünde, Türkiye'nin 2009 yılında kaçakçılıkla mücadele çabalarını geliştirdiği, Moldova ile birlikte, potansiyel mağdurları ve müşterileri hedef alan bir tele-kampanya başlattığı kaydedildi. Konsolosluk ve sınır görevlilerinin, inceledikleri pasaportlara kaçakçılıkla mücadeleyle ilgili materyaller yerleştirdiği ve bu materyallerde "157" yardım hattının tanıtıldığı belirtilen raporda, askeri personele, uluslararası barış misyonları için yurtdışına gönderilmelerinin öncesinde kaçakçılıkla mücadele konusunda eğitim verildiği ifade edildi. Raporda ülkeler, insan kaçakçılığı sorunu ve bu sorunla başa çıkma çabalarında 4 gruba ayrılırken, Türkiye, en iyi grubun bir altındaki "İkinci Grup"ta yer aldı. Raporda, ilk kez ABD'ye ilişkin değerlendirme de yer aldı ve ABD'ye, en iyi ülkeler kategorisindeki "Birinci Grup"ta yer verildi.
<< Önceki Haber ABD'den Türkiye'ye suçlama Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER