Cezaevindekilerin hayatı vazgeçilemez bir haktır

Koronavirüs salgını sebebiyle cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yakınları ile birlikte endişeli bir bekleyiş içine girdiğini belirten Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, "Cezaevindeki insanların hayatı; ceza infazından öncelikli, vazgeçilemez ve ertelenemez temel bir haktır." dedi.

SHABER3.COM

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Koronavirüs salgınının cezaevlerinde çok ciddi bir risk oluşturduğunu belirterek, "Cezaevindeki insanlar devlete emanettir." dedi. 

Riskli grupların infaz indirimi paketini beklemeden biran önce tahliye edilmesi gerektiğini kaydeden Yeneroğlu, tahliye edilmeyecek mahpusların da gerekli sağlık ve hijyen şartlarına erişimlerinin sağlanması gerektiğini ifade etti.

Mustafa Yeneroğlu, cezaevlerinde Koronavirüs'e karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.

CEZAEVLERİNİN DOLULUK ORANI YÜZDE 200 

Yeneroğlu, Avrupa'da en fazla hükümlünün Türkiye'de bulunduğunu ve Ekonomi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) verilerine göre cezaevi nüfusunun en yoğun olduğu 2'inci ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı. 

Yeneroğlu, "Cezaevlerinin doluluk oranı-artırılmış kapasiteyi dahi esas aldığımızda yüzde 121, olağan kapasite üzerinden değerlendirdiğimizde doluluk oranı yüzde 200’e varmaktadır." dedi.

Hapishane şartlarının salgınların yayılması için elverişli olduğuna işaret eden Yeneroğlu, "Cezaevlerindeki yoğunluğun azaltılması ve gerekli önlemlerin alınması hususu, İnfaz Kanunu değişikliği dışında, kendi zorunlu şartları içerisinde değerlendirilmelidir." dedi. 

YENEROĞLU CEZAEVLERİNDE İNASANİ BİR FELAKETE KARŞI ATILMASI GEREKEN ADIMLARI ŞÖYLE SIRALADI:

*Covid-19 salgınıyla mücadele konusunda vatandaşlarımıza “gerekmedikçe sokağa çıkmayın, sosyal mesafeyi koruyun, temastan kaçının" şeklinde uyarılarda bulunduğumuz bu tehlike karşısında, özellikle yüksek risk grubuna giren cezaevleri ve cezaevleri koşulları maalesef göz ardı edilmektedir. 

*Hükümet bu konuda farklı önlemler almaya çalışsa da bu salgın, kapalı ortamda bulunan ve sosyal mesafeyi koruma imkânı bulunmayan kişiler için maalesef yeterli değildir.

*Cezaevlerinin toplam olağan kapasitesinin 115 bin, artırılmış kapasitesinin 220 bin civarında olmasına karşın yaklaşık 300 bin mahpus yanında 150 bine yakın cezaevi personelinin bulunduğu ortamlarda takdir edersiniz ki, sosyal mesafenin korunması veyahut özellikle kronik hastalarla normal şartlarda aynı ortamda bulunulmaması gerekirken, temastan uzak kalınması söz konusu olmaz. 

*Buna ek olarak cezaevlerinin fiziki yapısı, maddi şartları ve uygulanan muameleler bir bütün olarak insan onuruna yakışır nitelikte olması gerekirken, 8 kişilik koşullarda 20 kişinin kaldığı örnekler de oldukça fazladır. 

YATAKLAR BİLE NÖBETLEŞE KULLANILIYOR

*Yoğunluktan dolayı yerde yatanların çok olduğu cezaevlerinin varlığı bilinirken, bazı cezaevlerinde yatakların paylaşıldığı iddiaları dahi gelmektedir. 

*Koğuşların kalabalık olması yanında yatakların birbirine mesafesi çok yakındır. İnsanlar, ortak alanlarda ve yemekhanelerde çok fazla bir araya gelmek zorunda bırakılmaktadır.

*Avrupa’da en çok mâhkumun bulunduğu ülke Türkiye’dir. OECD verilerine göre Türkiye cezaevi nüfusunun en yoğun olduğu 2'nci ülkedir.

*Hapishanelerde yüzlercesi ağır olmak üzere binin üzerinde hasta mahpus bulunmaktadır. 

*Her gün birçok farklı cezaevinden korona testi pozitif çıkan mahpus haberleri gelmekte, ya da koğuşlarda belirtilerin yaşandığının; ancak hastaneye götürülmediği yönünde onlarca şikâyet bizlere ulaşmaktadır. 

*Hükümlü ve tutukluların aileleri göz önüne alındığında, birçok insanımız her an cezaevinden alacağı kötü bir haber karşısında psikolojik olarak çökmüş durumdadır.

*Hapishaneler, kişisel alanların bulunmadığı ve hijyenin kısıtlı olduğu kapalı kurumlardır. 

İNFAZ İNDİRİMİ DIŞINDA DA ATILMASI GEREKEN ADIMLAR VAR

*Yoğun ve hareketli nüfusun yanı sıra, hapishane şartlarının bu tür salgınların yayılması için oldukça elverişli ortamlar olduğu göz önüne alındığında, cezaevlerindeki yoğunluğun azaltılması ve gerekli önlemlerin alınması hususu, İnfaz Kanunu değişikliği dışında, kendi zorunlu koşulları içerisinde değerlendirilmelidir.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, TBMM'de basın toplantısı düzenledi.

*Cezaevindeki insanlar devlete emanettir. Sağlıkları ve hayatları ceza infazından öncelikli, vazgeçilemez ve ertelenemez temel bir haktır. 

*Uluslararası mevzuat gereğince mahpusların yaşam hakkı konusunda devletlerin pozitif yükümlülükleri vardır. Devletimiz ayrıca sağlığa erişim hakkı konusunda mahpuslara, özgür insanlarla eşit muamelede bulunmakla sorumludur. 

*Hafife alınamayacak kadar ciddi bir felaketle karşı karşıyayken, virüsün mahpuslara bulaşması önlenemiyorsa ve insanlar korunamıyorsa, korunamayanlar acilen tahliye edilmeleri gerekir!

*Parti olarak açıkladığımız tutuklu/hükümlüler için acilen alınması gereken önlemler şu şekildedir:

SALGINA KARŞI RİSK GRUBUNDA YER ALANLAR DERHAL TAHLİYE EDİLMELİ

*Öncelikle ve ivedilikle, Korona salgını karşısında yüksek riskli kişiler konusunda ciddi önlemler alınmalıdır.  Salgına karşı risk grubu içinde olan kişiler, belirli ağır suçlar ve toplumu tehdit eden kişiler dışında acilen tahliye edilmeleri gerekir. 

Bu riskli kişiler;

1- Hastalar,

2- 60 yaş üzerindeki yaşlılar,

3- Engellilik sebebiyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen kişiler,

4- Gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren 3 yıl geçmemiş bulunan kadınlar,  

5-Son olarak çocuklardır.

*Korona riski altında olan kişiler dışında, tutuklu olan ve bazen uzun zamandır haklarında bir hüküm dahi verilmemiş kişilerin de adli kontrol ya da elektronik kelepçe yöntemleriyle tahliyesi bir an önce gerçekleştirilmelidir.

*Cezaların caydırıcılığı ve toplum vicdanını zedelememek adına gerek Korona riski altındaki mahpuslar gerekse de tutuklular açısından elbette bazı mahpusların tahliyesi doğru değildir.

Bu çerçevede;

*Terör örgütü kurucuları ve yöneticileri,

*Cebir ve şiddet kullanmakla ilintili terör örgütü üyeleri,

*Şiddeti teşvik eden veya savunan terör örgütü propagandası suçluları,

*Mükerrer suç işleyenler,

*Adam öldüren,

*Nitelikli yaralama fiilini gerçekleştiren,

*Kadına yönelik her türlü şiddet suçu işleyen,

*Cinsel saldırı, cinsel istismar ve uyuşturucu ticareti yapan kişiler bu düzenlemelerden yararlandırılmamalıdır.

MAHPUSLARIN EN TEMEL HAKLARI İHLAL EDİLMEMELİ

*Ancak eşitlik ilkesi gereğince, bu kapsam dışında kalan ve tahliyesi gerçekleşmeyecek tüm mahpuslar da aşağıda sayacağım hususlarda ayrım yapılmaksızın, korunmaları gerekmektedir:

*Kişisel ve yaşadıkları alanın temizliğinin sağlanabilmesi için tüm temizlik malzemeleri ücretsiz olarak verilmelidir.

*Banyo, tuvalet gibi ortak alanlar her gün dezenfekte edilmelidir.

*Tüm mahpusların sağlık hizmetlerine erişimi çok hızlı ve sistematik bir şekilde sağlanmalıdır.

*Sağlıklı gıda ve vitaminlerin tedariki konusunda aksamaya mahal verilmemelidir.

*Cezaevlerindeki fiziki koşullar, sosyal mesafeyi kesinlikle koruyacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

*Sonuç olarak, mahpuslar devletimize emanettir. Kapalı kapılar arkasında bir kişinin dahi ölmesinin veyahut bu virüsü başkalarına bulaştırmasının vebalini kimse taşıyamayacaktır. 

*Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve anayasa gereğince bu kişilere eşit muamele etmek, insanca yaşam standartlarını tesis etmek zorundayız. 

Bunu önlenemiyor ve insanlar koruyamıyorsak, acilen var olan başka çözümlerin uygulamaya geçirilmesi gerekir!
<< Önceki Haber Cezaevindekilerin hayatı vazgeçilemez bir haktır Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER