Biz düzelmedikçe, çevremiz düzelmez...

Samanyoluhaber.com yazarı Safvet Senih Kırk Ambar serisi yazılarına devam ediyor... Senih bugünkü yazısında yine biriktirdiği özlü sözlerden bazıları paylaştı...

SHABER3.COM

SAFVET SENİH- SAMANYOLUHABER.COM

*Biz düzelmedikçe, çevremiz düzelmez. Çevre düzelmezse ülke düzelmez. Ülke düzelmezse dünya düzelmez. Demek ki, önce bizim düzelmemiz lâzımdır. “Ümitsizlik, korkakların sığınağıdır. Allah’tan ümit kesilmez. *Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.” (Zümer Suresi, 39/53) *Şikayet borazanı, olmayalım… Hadis-i şerifte “İnsanlar helâk oldu!.. İnsanlar helâk oldu!’ deyip duranlar, insanların en çok helâk olanıdır.” buyuruluyor. Yeis tellalı olmayalım. Ümit ve teselli üfleyip aşılayalım… *Kem âlât (kötü âletler) ile kemâlât olmaz. *Yanlış sorunun cevabı olmaz. Sen “Allah, herşeyin yaradanıdır, yaratılmamıştır, yaratılanlara benzemez” diyen müminler diyorsun ki, “Allah’ı kim yaratmıştır?” Zaten senin sorun sorunlu; tam bir tezat içinde… *Bize ne bed-binlik ne de nîk binlik lâzım Bize hakikat-bînlik lâzım. *Kur’an’da hep “min tahtihâ” şeklinde alt taraflarından sular ve nehirler kaynayan evlerden… bahsedilir. Ama sadece Tevbe Suresinin 100. âyetinde ‘tahtehâ’ geçer ki mânası: Altında nehirler olan cennet evleri demektir. Yani o evler, nehrin üzerinde duruyor, demektir.” *Cenab-ı Haktan ses getirecek bir İNÂYET çağrısı, ancak umûmî âhenge uyma, dayanışma, beraber hareket etme, kollektif şuur ve ortak akılla hareket etme ve benzeri güzelliklerle tahakkuk eder.” *Maalesef MEDYA’nın tahripkâr vahşî bir gücü var; ehlileştirilmesini temenniden başka elimizden bir şey gelmiyor.” *İnsanların kendi hatalarına dînî bir kılıf bulmaları kadar, dine zarar verecek ve darbe vuracak başka bir şey yoktur.” *Tamahkârlık, arslanı fare yapan ve kapana kıstıran bir tuzaktır. *Kuzuyu güden kurdu görür. Kuzu da, Ankara-Kızılay’da güdülmez. *Yıldırım eğer bir yere iki kere düşerse, durup dinlemek ve ne demek istediğini anlamak lâzımdır; çünkü bir şey demek istiyordur. *Haklı mı yoksa mutlu mu, olmak istiyorsun. Önce bir karar ver. *İş yapanlar değil de, iş tarif edenler çoğalırsa esas felaket o zaman başlar. Sen ağa, ben ağa, inekleri kim sağa… İşleri kim yapa… Aslında iş yaparken yani aksiyon halinde iken, kıvam bulunur ve kalite artar. İş yaparken düşünce derinleşir, salih daire harekete geçer, doğurganlık artar. *Hazım enzimleri, iman-ı billah, marfietullah, muhabbetullah ve zevk-i ruhânîdir. Bunlar herşeyi eritip sindirir. Bir de vakt-i merhuna riayet önemlidir. Yani meselenin olgunlaşıp sindirilecek fıtrî vaktine dikkat gerekir. Buna riayet de sabrın bir çeşididir. *Rızık endişesi ve geçim derdiyle boynunuzu aşağıya eğmeyin. Bir defa eğdiniz mi, arkası gelir ve asla bir daha doğrultamazsınız. Onun için zelile karşı asla zillet göstermemek gerekir. *Ömür bir gün… O da bu gündür; hemen değerlendirmeye bakalım. Yaşadığımız ana odaklanalım. *Hiç kısmadan ama asla kendimizi kasmadan Hizmetimize devam edelim… *Peyami Safa, tıp kitaplarını okumuş sonra kendisi üzerinde tatbik etmeye çalışmış… Birden “Eyvah! Ben hâmileymişim!..” demiş. Her şey kitaplardan öğrenilmez… Pratik çok mühimdir… *Yanmadan tuğla-kiremit bile olunmuyor!.. Yandığı kadar insan olur insan… Hamdır hep geri kalan… Çilesizse bir insan, o insan değil ancak bir nâdan… Büker bir gün hortumlarını nemrutların Sineklerden tek bir sinek Vura vura kafalarını duvarlara Ve sürt sürte burunlarını çamurlara Ve sönüverir ateşleri nemrutların Artık dinlenilmez mırın-kırın İbrahimler, Musalar yürür de yürür Davaları da büyür de büyür O gün… Döner asalar ejderlere bir gün Ve yutarlar yılan gibi yalanları bir gün Olur firavunlar sürüm sürüm Ve bir gün gömer kükreyen sular İri iri konuşan firavunları diri diri Kıpkızıl denizlere Bağırta bağırta hem de Ve konuşur Hak o gün Gürül gürül Hem de şefkatle haykırır: Geber nefret, geber gayız, geber iftira!.. Sen de muhabbet çok yaşa!.. Yeşer barış, yeşer… Yem yeşil olsun da yer Bitsin şer; artık yeter Ve kurtulsun nev-i beşer…
<< Önceki Haber Biz düzelmedikçe, çevremiz düzelmez... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER