Bir sadakat abidesi: Terzi Ahmet Abi

"Şahidiz.. Ahmet Abi nasıl yaşadıysa öyle vefat etti.. Nasıl vefat ettiyse öyle defnedildi.. ve inşallah o şekilde diriltecek ve duamız odur ki, Abdülmecid abi Hz Mevlana ile el ele mahşere yürüyecektir!.."

SHABER3.COM

İsmet Macit | Hizmetten.com

Onlar hayatımıza dokunan sihirli ellerdi
İklimlerinde her daim bahar yaşadığımız,
Onlar çöl sıcaklarını serinleten yellerdi
Örnek hayatları ahiret yolunda azığımız…

1990 yılında Konya’da üniversiteye kaydımı yaptırmıştım. Bu yıldan sonra Konya ikinci memleketim oldu.. Yaklaşık on yıl kaldığım bu Mevlâna şehrinde çok güzel abilerle tanıştım ve çalıştım… Üzerim(iz)de Konyalı abi ve ablaların emeği çoktur…

Talebelik yıllarında Konya’nın ilk abileri deyince şu dört abiyi sayarlardı:

Kelikçi Ahmet Abi (Konyalılar ayakkabıya kelik de derler)

Düdükçü Mehmet Abi (Mehmet Abi, Konya Belediye Bandosu’nda olduğu için böyle denilmiş)

Tenekeci Muhsin Abi.. (Muhsin Abi hurda demir toplayıp sattığı için böyle bilinirdi)

Ve

Çapıtçı Ahmet Abi.. Nâm-ı diğer Terzi Ahmet abi..

Elbette sadece bu dört abi yoktu Konya hizmetlerinin mebdeinde.. Atilla, Şahabettin Çavuş abiler daha nice abiler ablalar gözyaşları ve terleriyle sulayıp büyütmüşlerdi Konya’daki Hizmet fidanını..
Terzi Ahmet Abi'yi 1991’de kendi evinde verdiği bir Ramazan iftarında tanıdım. Daha önce duymuştum tam bir sadakat abidesi ve Risale-i Nur aşığı olduğunu… İftardan ve namazdan sonra bir soru sordum.. Dur şuradan bakalım dedi ve Külliyat’tan bir kitap alıp açtı. Tam sorunun cevabı olan sayfa açıldı.. Ahmet Abi “Risalelerin kerâmeti” dedi.

Daha sonra bir arkadaş daha soru sordu yine kalktı “şurada bu sorunun cevabı” diyerek başka bir kitap çekti Külliyat’tan ve açtı. Yine sorunun cevabı olan sayfa tevafuken açılınca gözlerinin içi parladı; “Allah Allah bu Risaleleri yazan ne kadar ihlaslı yazmış ki açtığımız yer cevabın olduğu yer..” dedi.. Daha sonra birçok kez Ahmet abi ile sohbet etme istişarelerde buluşma imkanım(ız) oldu.

Hele Konya’da ki son yılımızda vakıfta yaptığımız Risale sohbetleri var ki, ruhumuza aklımıza bayram sevinci gibi tesir ederdi.. Bunalan yüreklerimize çiğ serinliğinde düşerdi!… Risale-i Nurlara son derece vakıf ve aşık bir abiydi Ahmet abi… Evinde her gün mutlaka Nurlardan bir parça okunduğunu söylerdi..

Çok sadık bir mütevelli idi.. İstişarelerde hep heyeti rahatlatacak şekilde hareket ederdi. Tıpkı örnek aldığı sahabelerden Hz Sad bin Muaz gibi.. Hani Bedir’de yapılan istişarede yaptığı konuşma ile nasıl memnun etmişti Allah Rasulü’nü (sav).. Düşmanı takip mi, kervanın peşine düşmek mi gündemi görüşülürken Hz Sad (ra) ayağa kalkacak ve şu tarihi konuşmayı yaparak adeta dağınık zihinleri hedefe kilitleyecekti: ‘’Ya Resulullah! biz sana inandık. Getirdiğin Kur’an’ın hak olduğuna itikad ve itimad ettik. Sana tabî olmak ve itaat etmek üzre ahd-ü misak eyledik. Nasıl dilersen o şekilde hareket et. Biz seninle beraberiz. Seni gönderen Allah hakkı için eğer denize girersen seninle beraber gireriz. Biz düşmana karşı varmaktan çekinmeyiz. Harpte sebat etmesini, sadakat göstermesini biliriz. Düşmanla karşılaştığımızda Cenab-ı Hak’tan umarız ki Ensar camiası seni memnun ve mesrur edecektir…”

İşte Ahmet Abi (onlarca kez şahit oldum) toplantılarda bir sıkıntı olduğunda ayağa kalkar ve “Hocam o iş bizde.. çözeriz Allah’ın izniyle.. Biz ne güne varız..” der ve adeta tıkanan damarlara bypass yapardı.. Hocaefendi’nin Ahmet abiyi gördüğü bir rüyadan sonra onun sadakatine ve Risale aşkına vurgu yaptığını Osman Şimşek hocanın hatıralarından okumuştuk..
Konya Adliyesi önü

Konya hizmetlerinin yaşayan bânilerinden Terzi Ahmet Abi dünya sürgününü tamamlayıp Rabbine rücu etti.. En son onu 2014 yılında 17-25 sürecinin protestoları esnasında ilerlemiş yaşına rağmen Konya Adliyesi önünde çekilmiş fotoğraf karesinde görmüştüm.. Bu Hakk aşığı insan Hizmet’e nasıl başlamış ise o heyecanla hizmet etmiş ve son nefesine kadar dur durak bilmeden koşturmuştu.

Cenazesi Hz Mevlana’nın gölgesinde Selimiye Camii’nde kılınıp Mevlana türbesinin hemen yanındaki Üçler Mezarlığı’na defnedilmiş. Oradaki yakınlarından mezarlığın neresine defnedildiğini sordum. “Üstad Hazretlerinin kardeşi Abdülmecid Abi'nin kabrinin hemen arkasına..” cevabı gelince gözyaşlarımı tutamadım. Risale ve Üstadı’na aşk derecesinde bağlı Ahmet abiye de işte böyle bir yer yakışırdı.. Abdülmecid abiye komşu olmak!…

Şahidiz.. Ahmet Abi nasıl yaşadıysa öyle vefat etti.. Nasıl vefat ettiyse öyle defnedildi.. ve inşallah o şekilde diriltecek ve duamız odur ki, Abdülmecid abi Hz Mevlana ile el ele mahşere yürüyecektir!..

Güle güle Ahmet abi.. Hepimizin gideceği yere bizden biraz önce gidiyorsun.. Selam söyle büyüklerimize ve şu süreçte şehit olan kardeşlerimize…

Cenazende olmayı, o nur cemaline doya doya bakmayı ve mezarının başında seninle dertleşmeyi öyle çok isterdim ki.. Ama adı süreç kalan, sevdamıza kan sıçratan, bizi sizlere hasret bırakan şu çileden günler girdi aramıza..

Vefatınız size vuslat bize hicran oldu.. ‘Aylar bize Muharrem’ bu yıl(lar) bize Hüzün Yılı oldu. Mehmet Ali Abi başta olmak üzere sen ve niceleri bir Hizmet kurbanı olarak yürüdünüz Rabbinize.. İnşallah şu kurbanlar hürmetine Rabbim zalimin hakkından gelir zulüm granitlerini paramparça eder…

Benim Ahmet Abim… Kavuşmak mı? Allah’ın rahmetinden ümidimiz odur ki mahşerde…

Rabbim sana şefaat eylesin.. Yakınlarına ve hizmet arkadaşlarına sabırlar lütfetsin!

Bak emek sarf ettiğin ve dualarınla/gayretlerinle yetişmelerine katkıda bulunduğun talebeler başta olmak üzere tüm dünyadan Fatiha’lar kabrine gözyaşı olup damlıyor!

Mekanın cennet olsun…
<< Önceki Haber Bir sadakat abidesi: Terzi Ahmet Abi Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER