Altan'ın avukatlarından açık mektup

Mehmet Altan'ın avukatlarından AB Bakanı Ömer Çelik'e açık mektup.

SHABER3.COM

Avukat Ergin Cinmen ve avukat Figen Çalıkuşu’nun Bakan Ömer Çelik’e yazdığı mektup Platfrom24.org sitesinde yayınlandı. 
Mektup şöyle:

Sayın Bakan,

18 Nisan Çarşamba günü, AB İlerleme Raporu'na yönelik eleştirilerinizi canlı yayında dikkatle izledik ve size yazmaya karar verdik. Çünkü size, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına göre suçsuz olduğu saptandığı halde zorla içerde tutulan müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Altan'ın durumunu hatırlatmayı hem mesleğimiz hem de müvekkile karşı sorumluluğumuz açısından bir zorunluluk olarak hissettik. Bu hatırlatmayı Türkiye'nin ''hukuk devleti'' özelliklerini hassasiyetle koruması açısından da elzem gördük.

Haberiniz olmayabilir; Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu'nun 11.01.2018 tarihli Mehmet Altan Kararı halen uygulanmayan bir karar olarak duruyor. Ülkenin en yüksek mahkemesi gibi dünyanın en yüksek mahkemesi AİHM de Mehmet Altan dosyasında ''suç işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunmadığını'' saptadığı gibi, AİHM'de İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin müvekkilimize ''ağırlaştırılmış müebbet'' verirken dayandığı ve hiçbir suç vasfı içermeyen, delil diye sunulan iddiaların, Anayasa Mahkemesi'nin 11.01.2018 tarihinde karar verirken incelediklerinden hiçbir farkı olmadığını da karara bağladı.
 
Sayın Bakan,

AİHM 20 Mart tarihli Mehmet Altan kararının 139. paragrafında, hükümetinizin, başvuru sahibi aleyhine güçlü şüphenin dayanağı olarak İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin elinde olduğu varsayılan ''delillerin'' Anayasa Mahkemesi tarafından incelenen ''delillerden'' farklı olduğunu kanıtlayamadığını açıkça vurguluyor.

Bu saptama sonucu, AİHM, Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa'nın 19. maddesinin ihlal edildiğine ilişkin acele ve şüphe bırakmayan kararını verdikten sonra başvuru sahibinin tutukluluğunun devam etmesinin, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı çerçevesinde ''hukuka uygun'' ve ''kanunlarda yer alan usuller gereğince'' değerlendiremeyeceğini belirtiyor.
 
Sayın Bakan,

AYM ve AİHM kararları müvekkilimiz Mehmet Altan'ın gözaltına alındığı 10 Eylül 2016'dan beri anayasal ihlaller ve ''kanuna uymayan'' yargılama süreci sonucu, hürriyetinden yoksun bırakıldığını mahkeme kararı haline getirilmişken, Mehmet Altan 20 aydır hapistedir. Keşke bu büyük hukuksuzluğa neden olunmasaydı.

Bu ''Avrupalı bir devlet'', ''anayasal bir düzen'', ''demokratik bir yönetim'', ''hukukun üstünlüğü'' kısımları açısından nasıl bir durumdur, değerlendirmenizi doğrusu çok merak ettik. Zaten bu nedenle konudan bilgi sahibi olmadığınızı düşündük.

AYM'nin kararlarından birinde ''hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağını” bir kez daha hatırlattı.

Yargıçlara devletin verdiği yetki, yasaları uygulamak ve Anayasa'ya bağlı kalmak iken, Anayasa hükümlerini yok sayan, Devletin verdiği yetki dışına çıkarak anayasal suç işleyen, meşrutiyetini yitiren mahkeme üyelerinin bu çok şaşırtıcı ve henüz hiçbir yaptırıma uğramayan tavırlarını nasıl açıklamak gerekir. Bu yargının aşırı siyasallaşması değil midir?

Bu tavırlara ses çıkarmayıp, hatta hükümet sözcüsü tarafından cesaretlendirilen bu tutumun Türkiye'yi tüm dünyada itibar yitirmesine neden göz yumulur, hukuken bunu asla anlayamadığımızı da ifade etmek isteriz.

Türkiye hükümet sözcüsü ve İstanbul 26. Ağır Ceza ve 27. Ağır Ceza Mahkemelerinin ikişer üyesi nedeniyle, ''ev sahibi'' olduğunu beyan ettiğiniz Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ile AİHM, kendi anayasasına saygı göstermediği için denetime aldı. Bu izahı çok zor hukuk dışılığı, kendi anayasasını yok sayan bir devlet ve hükümet konumuna düşürmeye değecek bir durum mudur değer mi, sizi dinlerken çok merak ettik.
 
Sayın Bakan, 

Son olarak, önce derecelendirme kuruluşu olan Moody's de Anayasa Mahkemesi'nin Mehmet Altan kararını uygulamamasını ''hukuk devleti'' ve ''hukukun üstünlüğü'' kavramlarının çok ağır yara alması nedeniyle not kırma sebeplerinden biri saydı. Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda da gene uygulanmayan Anayasa Mahkemesi Genel Kurul kararına atfen Anayasa Mahkemesi’ne saygının sağlanması istendi.

Karar Türk Lirasının değer yitirme sürecinde etken oldu. Her Türk Lirasının bir kuruş değer kaybettiğinde, 2.2 milyar TL fakirleştiğimizi de naçizane hatırlatmak isteriz.

Suçsuzluğu en yüksek yerli ve yabancı mahkemelerce karara bağlanmış, ilk imzasının yayımlanmasından bu yana 50 yıl geçen 40'a yakın kitabı bulunan, 25 yılı profesör olmak üzere 32 yıllık İstanbul Üniversitesi hocası, bir düşünce adamına bu aleni siyasi husumetin yadırgatıcılığını ve izah edilmesinin imkansızlığını hatırlatmak istedik. Bunun anayasal bir devlette yeri yok çünkü sadece Anayasa'ya uyarak anında düzeltilecek büyük bir haksızlığın ve hukuksuzluğun giderilmesi mümkün iken, Türkiye'nin itibarının çok ağır yara almasına sessiz kalınmasına gönlümüz razı olmadı.
 
Saygılarımızla,
 
Mehmet Altan müdafileri avukat Ergin Cinmen ve avukat Figen Albuga Çalıkuşu 

Platform24.org
<< Önceki Haber Altan'ın avukatlarından açık mektup Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER