'Almanya ve Fransa Türkiye'de kalan şirketlerinin derdine düştü'

''AB liderleri krizde kendi şirketlerini ve Türk şirketlerine 140 milyar dolar kredi veren bankalarını muhafaza etme derdine düştü. İspanyolların 80 milyar dolar, Fransızların 40 milyar dolar kredisi batabilir Türkiye’de. Bu batıkların nihayetinde geleceği adres Almanya.''

SHABER3.COM

Semih Ardıç / Tr724

Almanya’nın en etkin gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung, “TL değer kaybettikçe Erdoğan ve hâkimlerinin bağışlayıcılığı artıyor.” tespitinde bulunmuştu.
 
Yabancı gazeteler, Erdoğan’ın dün “kara” dediğine bugün “ak” diyebilecek makyavelist bir siyasetçi olduğunu yazıp çiziyorlar.

En yeni haber şu: Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Meşale Tolu’nun 9 aydır yurtdışına çıkmasına müsaade etmeyen mahkeme bir anda insafa geldi ve bütün adli tedbirleri kaldırdı.

MEŞALE TOLU İLE 3 YAŞINDAKİ OĞLU DA HAPİS YATTI

Gazeteci Tolu 8 ay hapis yatmıştı. 6 aylık kısmında 3 yaşındaki oğlu da demir parmaklıkların arkasında kendisi ile  kalmıştı.

“Terör örgütü üyeliğine” dair tek delil olmadığı halde hükûmetin Almanya’nın siyasî tazyikini püskürtmesi için 2017 senesinin aralık ayında mahkeme şartlı tahliye kararı vermişti.

Meşale Tolu 17 ay sonra Almanya’ya, evine dönebildi.

“SEVİNEMİYORUM! YÜZLERCE GAZETECİ HAPİSTE”

Tıpkı o da şubat ayında “tutukluluğunun devamına” yazılı karara rağmen alelacele tahliye edilen gazeteci Deniz Yücel gibi, “Sevinemiyorum. Zira masum yüzlerce gazeteci, yazar hâlâ tutuklu.” diyerek geride kalan mahpuslara da sahip çıkılması çağrısında bulundu.

Yücel, Tolu ve diğer Alman vatandaşları Türkiye’deki meslektaşlarına nazaran hayli talihli sayılır. Zindanda unutulmadılar. Alman devleti hepsine sahip çıktı.

Almanya siyasî ve iktisadî nüfuzunu sonuna kadar kullandı, hepsinin hürriyetine kavuşmasına vesile oldu.

ERDOĞAN BORÇ İÇİN KAPI KAPI DOLAŞIYOR

Deniz Yücel, Meşale Tolu, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan insafa geldiğinden kurtulmadı. Erdoğan paraya muhtaç. ABD ile kavgalı. Rusya ve Çin’de söz çok icraat yok. Geriye kaldı Avrupa!

Erdoğan e kadar pragmatist ve eyyamcı bir siyasetçi olduğunu Avrupa kapılarında borç ararken bir kere daha cümle âleme gösteriyor.

Telefonda Avrupa Birliği’nin (AB) meziyetlerinden bahsettiği AB liderlerinden günün sonunda para talep ediyor.

Dün “Nazi artığı” hakaretini, “Türkiye’nin düşmanları” hezeyanını ağzından düşürmüyordu. Meydanlarda oy devşiriyordu Alman ve Almanya düşmanlığı tohumlarını saçtıkça…

Sanki o ağır hakaretleri Erdoğan değil de muhalefet partilerinin liderleri sarfetti. Zerre kadar yüzü kızarmıyor, mahcubiyet duymuyor. Ona şeksiz destek verenler de “Vardır Reis’in bir bildiği!” diyebiliyor.

AVRUPA, TÜRKİYE’DEKİ EKONOMİK KRİZDEN ENDİŞELİ

Türkiye’de demokrasiyi Erdoğan’ın insafına bırakan AB liderleri, kendi iç siyasetinde Erdoğan ile yakın durmanın ağır bir maliyet getireceğinin farkında. Vaktinde “dur” demedikleri için hepsi bin pişman.

AB normları ile Erdoğan’ın “tek adam” rejimi arasında dağlar kadar fark var.

Yasama ve yürütmenin tek kişiye bağlandığı, yargı bağımsızlığının ve medya hürriyetinin ortadan kalktığı mevcut sistemiyle Türkiye, değil üye olmak AB’nin kapısının önünden dahi geçemez.

Son günlerde Erdoğan’ın Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Almanya Başbakan Angela Merkel veya Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile telefon görüşmeleri yapması, hem damadı hem Hazine Bakanı olan Berat Albayrak’ı Avrupa’ya yollaması ne kadar darda kaldığını ele veriyor.

AVRUPA, TÜRKİYE’DEKİ KRİZDEN ENDİŞELİ

Muhatapları nezdinde bu temasların diplomatik nezaketten öte bir karşılığı yok. Israrcı olan taraf Ankara. Avrupa’nın Türkiye’de giderek içinden çıkılmaz bir hal alan ekonomik krizden endişe duyduğu sır değil.

Zira sadece Almanya’nın Türkiye’de 7 bine yakın şirketi var. Fransa, İtalya, İngiltere, İspanya ve Hollanda da kendi ölçeklerinde aynı vaziyette.

Bakmayın Erdoğan’ın üç rey için AB’yi günah keçişi ilan ettiğine. Kendisini iktidara getiren ve orada kalmasında payı olan büyümede Avrupa’dan gelen paraların ne kadar ciddi rolü olduğunu en iyi Erdoğan bilir. Vefasızlık kendi ayıbı.

AB BANKALARININ 140 MİLYAR DOLAR KREDİ ALACAĞI VAR

AB liderleri krizde kendi şirketlerini ve Türk şirketlerine 140 milyar dolar kredi veren bankalarını muhafaza etme derdine düştü.

İspanyolların 80 milyar dolar, Fransızların 40 milyar dolar kredisi batabilir Türkiye’de. Bu batıkların nihayetinde geleceği adres Almanya.

O yüzden daha fazla kontrolden çıkmadan Erdoğan’ı Uluslararası Para Fonu (IMF) ile imza atmaya ikna etmeye çalışıyorlar. Alman gazeteleri her gün bu mevzuda birebir Federal Hükûmet kaynaklarının aktardığı bilgileri manşetlere taşıyor.

Türkiye, IMF reçetesi ile yeni bir ıslahat (reform) programı açıklarsa piyasalar bir nebze teskin edilir. Aksi takdirde ne Almanya ne de Fransa yardım edebilir.

Verilecek paralar borçların bir kısmını ödemek için kullanılacak. Kalanı da Erdoğan’ın inşâ edeceği yeni saraylar için harcanacak.

AB DİKTATÖRLÜĞÜN PARASINI MI VERECEK?

AB diktatörlüğü kendi parası ile destekleme ayıbını niçin üstlensin? AB’ye katılım öncesi destekler durdurulmuştu. En fazla orada vanayı biraz açabilirler.

Keşke Türkiye hukuktan bu kadar uzaklaşmasa ve Avrupa kapılarında para dilenmek zilletine hiç düşmeseydi. Koltukta kimin oturduğuna bakmadan her hamiyetperverin hissiyatı da bu minvalde.

Mamafih Türkiye’yi esas yörüngesinden çıkaran Erdoğan çöküşü görmek istemiyor. Kapıkulları da ulûfeden mahrum kalma endişesi ile “Padişahım çok yaşa!” tezahüratına devam ediyor.

Damat Berat Albayrak’a da kayınpederinin “borç elçiliği” vazifesi düştü.

Hazine’yi soyup soğana çevirdiler şimdi de dün “düşmanımız” dedikleri insanlara, Avrupa kapılarında ona buna el açıyorlar.

Ver mehteri Erkan Tan ver mehteri…

<< Önceki Haber 'Almanya ve Fransa Türkiye'de kalan şirketlerinin derdine... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER