Alman gazete Hizmet Hareketi ve Tanzanya'daki okulları anlattı

Berlin Özgür Üniversitesi'nden(Freie Universitat Berlin) Kristina Dohrn, Gülen Hareketi'ni ve Tanzaya'daki Hizmet Okulları'nı araştırdı. Dohrn'un araştırması, Alman Welt-Sichten'de yayınlandı.

'Tanzanya'nın Bağları' kalabalığı kendinden geçirdi!

Alman Welt-Sichten, Tanzanya'daki Hizmet Okulları üzerine yapılan araştırmayı yayınladı
 
Berlin Özgür Üniversitesi'nden(Freie Universitat Berlin) Kristina Dohrn, Gülen Hareketi'ni ve Tanzanya'daki Hizmet Okulları'nı araştırdı.

Sosyal ve Kültürel Antropoloji Enstitüsü‘nde araştırmacı olan Dohrn'un bu son araştırması, “Sınıfın Yaramaz Çocuğu Erdoğan” başlığıyla Alman Welt-Sichten dergisinde yayınlandı.
 
İşte o yazı:
 
“Sınıfın yaramaz çocuğu Erdoğan”

Bir gün Tanzanyalı müslüman bir zengin iş adamı bir rüya görür - kimisi ilahi ilham oldugunu söyler. Bir okul inşa etmek için uzak diyarlardan onu ziyarete gelen adamlar görmüştür. Bu karşılaşma 1990’ların sonunda gerçekleşir-ziyaretçiler Türkiye’den gelir - o da onlara kullanmaları için bir bina verir. Bu Doğu Afrika ülkesinde Gülen Hareketi’nin ilk okuludur. Bu hikaye, Gülen hareketinin Tanzanya'da başlangıcı için efsanevi olmuştur. Ne zaman Gülen’in teşvik ettiği eğitim faaliyetlerinin başlangıç hikayesi sorulursa, bu hikaye anlatılır.

Türkiye’de 1960'larda başlayan ve Türk vaiz Fethullah Gülen idealleri ve fikirleri üzerine kurulmuş Gülen hareketi, dünyanın en aktif Müslüman akımlarından biridir. Bugün eğitim, medya, diyalog, ekonomik, sağlık ve sadaka alanlarında dünya çapında yaklaşık 160 ülkede temsil edilmektedir. Gülen’in fikirlerine kendilerini yakın hisseden girişimciler ağı, maddi manevi bağışları ile dünya çapında hareketin faaliyetlerini desteklemektedir. 1999 yılından bu yana ABD’de yaşayan Fethullah Gülen, hareketin karizmatik merkezini temsil eder.
 
AKP ile Gülen Hareketi'nin bağı
 
Afrika ülkelerindeki açılımında, Gülen hareketi 2002 yılında iktidara geçen AKP hükümeti tarafından uzun süre ciddi anlamda destek görmüştür. 2003'te ise Erdoğan Başbakan olur.

Bu siyasi koşullar altında, Gülen hareketi kendi ağını devamlılıkla genişletmiştir.

AKP, yerleştirdiği muhafazakar bir demokrasi geleneğini, dindarlık, pazar yönelimi ve demokratik düzeniyle birleştirme çabalarını göstermiştir.

Türkiye’deki devleti, ekonomiyi ve toplumu etkileyen, yeni Müslüman orta ve üst sınıflarının oluşmasını ve ortaya çıkmasını gündeme getirmişlerdi.

AKP de, Gülen Hareketi de evrensel düzeyde etkilerini genişletmeyi amaçlıyorlardı. Bu konuda birbirlerine destek gösterdiler.

Türk devleti, 1998 yılında "Afrika’ya açılış" politikasını geliştirdi.

Ve Ankara tarafından “Afrika Yılı” olarak ilan edilen 2005 yılında-bunun uygulanması başlatıldı.

2008 yılında Afrika Birliği Türkiyeyi stratejik ortağı ilan etti.

Aynı yıl, 42 Afrika ülkesi İstanbul’da ilk kez zirve konferansında yer aldı. O zamandan beri, sayısız politik ve ekonomik işbirliği geliştirildikten sonra Afrika ülkeleriyle olan ilişkiler, Türk dış politikasının temel faktörlerinden bir faktör haline gelmiştir.

Genellikle Türk elçiliklerinin açılışının öncesinden de, onlar hem okullarıyla, hem de orada kendisine bağlı şirket vasıtasıyla, bir ağ kurmuşlardı.

Türk hükümeti bu şekilde onların ekonomide, toplumda ve siyasette olan ilişkilerinden istifade edebildi. Buna karşılık, Türk hükümeti Gülen hareketinin ekonomik ve eğitim faaliyetlerini destekledi.

Afrika kıtasında Gülen'in idealleri ve fikirleri üzerine kurulmuş birçok okulun açılışı Türk hükümet yetkilileri veya eşleri tarafından yapıldı. Bu Gülen Hareketi'nin Tanzanya'da olan onbir okullarından biri olan Darüsselam Feza Kız Lisesi de bunlardan bir tanesiydi, açılışını bizzat Başbakan'ın eşi yapmıştı.

Feza Okulları adını taşıyan bu eğitim kurumları, toplam 3000 öğrencisiyle ülkenin en iyi okulları arasında bulunmaktadır. Yıllık eyalet çapında düzenlenen sınavların sonuçlarında okulun mezunları ön sıralarda yer alırlar.
 
Öğrenciler varlıklı ailelerden
 
Feza Kız lisesi öncelikle okul ücretleriyle finanse ediliyor. Bunun dışında da Tanzanya, Türkiye ve Almanya’da Gülen hareketine yakın olan girişimciler tarafından para ve malzeme bağışı kabul ediyor.

Bu okul ülkenin en pahalı özel okullarından biridir - aylık ortalama 700 $ kişi başı geliri olan bir ülkede, sadece birkaç aile yıllık 4000 $ olan öğrenim ücretini karşılayabiliyor. Sonuç olarak, kızlar çoğunlukla varlıklı ailelerden geliyor; genellikle yüksek devlet görevlileri veya nüfuzlu işadamlarının kızları. Ancak bir burs programı ile okul, yoksul ailelerin gelen çocuklarına destek sağlamaktadır.

Feza kız ögrencilerin yüzde 60-70 Müslüman altyapıya sahiptir, gerisi Hıristiyandır.

Tanzanya'da, Gülen okulları genellikle İslami okullar olarak algılanmamaktadır. Bunun bir nedeni, dini talimatın resmi müfredatta yer almamasından kaynaklanır. Tanzanya Eğitim Bakanlığı tarafından belirtildiği şekilde ingilizce ders verilir. Bunun dışında, tüm öğrenciler yabancı dil olarak Türkçe öğrenirler. Türk taraftarlar ve Gülen hareketinin destekçileri öğretim elemanlarının parçasıdır. Ancak, çoğunluğu hatta okul ve ideolojik arka planıyla hiçbir ilişkisi olmayan veya tanımayan Tanzanyalı öğretmenler oluşturmaktadır.

Fethullah Gülen için öğretmenler, genç nesillere “ideal eğitimi” vermek konusunda ,yani dini ve ahlaki değerlerle birlikte laik-bilimsel bilgi üretimi ve paylaşımı, merkezi bir rol almaktadır.

Öğretmenler Feza Kız lisesinde öğrencilere haftalık genel bir ahlak dersi veriyorlar, bu derste çok çalışmak ve yüksek hedeflere sahip olmanın ne kadar önemli olduğu işleniliyor. Buna ek olarak, öğretim için küçük guruplar halinde öğleden sonra, "çay saatlerinde” ahlaki konular da işleniliyor. Öğretmenlerden alınan bilgiye göre katılım gönüllüdür ancak çoğu öğrenci kendisini katılma mecburiyetinde hissediyor.

Grupların işlediği konular, bunların tasarımı ve içeriği gruplara göre farklılık gösterebilir. Sadece Müslüman gruplarda çoğunlukla Kur’an okunur veya Gülen’in eserleri tartışılır. Dini farklılık içeren gruplarda ise dini konular işlenmemektedir. Anne-babaya saygı veya başkalarına yardımın önemi gibi genel sorunlar anlatılır. Bu "çay saatlerinin”, kızların davranışlarına veya inançlarına etkisi çok farklıdır. Bunlardan çok azı Fethullah Gülen ve onun fikirleri ile daha ayrıntılı olarak ilgilenir ve Gülen hareketinin bir parçası olur.
 
Öğretmenler çok iyi bir itibara sahip
 
Gülen Hareketi’nin okulları Tanzanya'da oldukça popüler ve başarılı. Birçok öğrenci ve veliler bunun sadece en iyi öğrencilerin yer aldığı aday sürecindeki hassas seçimeden ve iyi öğretmenlerden kaynaklandığı düşünmektedir.

Feza Kız Lisesi okul dışında da adından bahsettirmiştir. Ayrıca devlet okullarından daha iyi ücret vererek, üstelik çok iyi tesislerde, yüksek kaliteli personellerle çalıştırmaktadır.

Aynı zamanda öğrenciler öğretmenler tarafından yakından ilgi görmektedirler. Öğretmenlerden bazıları da yurtta yatılı kalmaktadırlar. Aileleri ile kalanlar ise, neredeyse bütün hayatlarını okulda geçirmektedirler ve öğrencilerini öğrenmeye ve disipline motive ederler.

Anne babalar için, Gülen Hareketi’nin okullarının dahil olduğu uluslararası ağ cazip geldi: Türkiye’de Gülen Üniversitesi'nden birinde eğitim şansı ve daha sonra Türk şirketlerinin birinde bir iş bulmak, birçok ebeveyn için ve kızlarının geleceği için iyi bir potansiyel olarak görüldü.En azından şimdiye kadar...

Ekonomik ve eğitim fırsatlarıyla dolu bu uluslararası ağ şimdi bocalıyor. AKP ve Gülen Hareketi arasında giderek artan gerilim Aralık 2013'de yolsuzluk skandalı ile patlak verdi: Toplam 53 kişi, Erdoğan’ın müttefikleri ve birçok yüksek hükümet yetkilileri ve bakanlar dahil, yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklandı.

AKP bunu polis ve yargıya sızmış olan Gülen takipçileri tarafından işletilen bir darbe olarak gördü. Böylece Gülen hareketiyle AKP arasındaki tarihsel ittifak sona ulaştı.
 
Cadı avı ve diplomatik baskı
 
Türkiye’de Temmuz 2016'da gerçekleşen askeri darbe sonrası, Erdoğan Fethullah Gülen'i bu girişimin beyni olarak gördüğü için Gülen hareketi özellikle Türkiye’de, gerçek bir cadı avının kurbanı oldu. Hatta böylece Afrika ülkelerinde karşılıklı destek de bitti. Bu Tanzanyada da açıkça belli: Daha önce Gülen hareketinin faaliyetlerini desteklemiş olan Türk Büyükelçiliği, şimdi Feza Okullarının etkinliklerini engellemeye çalışıyor.

Erdoğan ve AKP açık diplomatik baskı uygulamaktadır ve yurtdışında okulların kapanmasını sağlamak için kendi ilişkilerini kullanıyor - Afrika’da da. Baskı Türk Milli Eğitim Bakanlığı altında kurulan Maarif Vakfı ile artmıştır, bu kuruluş Gülen hareketinin okullarını devralmayı hedeflemektedir. Birçok Afrika ülkesinde, Gine, Çad, Somali, Sudan, Senegal, Moritanya, Nijer ve Gabon’da örneğin, bunu yaptı. Başka ülkelerin hükümetleri bir iç mesele olduğu gerekçesiyle bu tür işlemleri reddedeler. Okullar, büyük ölçüde kendi vatandaşları tarafından yönetiliyor ve okullar konusunda karar Türk devletinin sorumluluğu olarak görülmüyor.

Bu tavırı Tanzanya hükümeti temsil etti. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkan John Magufuli gelecekteki altyapı inşaat, tarım ve turizm alanlarında işbirliği ile görüşmek için Ocak ayında Tanzanya’yı ziyaret etti. Gülen hareketinin faaliyetlerini durdurmak için talebini de vurguladı. Bugüne kadar, Tanzanya hükümeti okulların kapanmasını gösteren herhangi bir tedbir almadı. Darüsselam'da Feza Erkek Lisesi Müdürü, Türk hükümetinin iddia ettiği gibi okulun ve hareketin terörle arasında hiçbir bağlantı olmadığını çeşitli medya raporlarında söyledi. Bu okullar Tanzanya eğitim kurumlarıdır. Gülen hareketiyle bağlantısı kamuya açıktır.

Birçok Tanzanyalı veli için bu açıklama kafalarındaki soru işaretini gidermiştir ve sadece birkaçı çocuklarını okuldan aldı.

Aksine, Feza Okulları bugünlerde yine büyük bir başarı kutluyor. Feza Erkek lisesi mezuniyet sınavında ilk sıralarda yer alıyor. Büyük Tanzanya gazetelerinde ülkede yüksek puanla mezun olan bir mezun hakkında övücü raporlar yayınladı.

Erdoğan’ın ziyaretinden sadece iki gün sonra Tanzanya “Daily News” gazetesi Dodoma'da inşa edilecek yeni Feza okulunun haberini yayınladı.

Velilerin ve öğrencilerin okula karşı olan coşkularına rağmen Gülen hareketi Tanzanya'da zorluluklarla savaşmaktadır. Bir yandan Türkiye’den zengin girişimcilerin desteği düştü - Gülen hareketine sırtını döndüklerinden dolayı veyahut Türkiye’deki işlerinin hükümet tarafından engellenmesinden dolayı.- Böylece, okullar Tanzanya’daki fonlara daha fazla bağımlı ve daha az bir para gücüne sahiptir. Türkiye de diplomatik baskı işini zorlaştırıyor. Aynı zamanda, Türkiye Gülen hareketinin, örgütsel, bölgesel ve ideolojik merkezi olarak rolünü kaybetti. Şimdiye kadar, yeni projelerin finansmanı ve Gülen’in teşvik ettiği öğretmen dağıtım oradan koordine edildi. Bu organize farklı devam etmelidir ve hareketin bağımsız yönetime geçmesi gerekir.

Tanzanya’daki Gülen hareketinin okullarında, Türk erkeklerin ve kadınların birçok üst düzey görevleri son birkaç ay içinde Tanzanyalılara devredilmiştir. Böylece Feza okulları Türkiye’den bağımsız olduğunu vurgulamaktadır. Ancak Gülen hareketi hala Türkiye merkezli. Bu durum Türk dili ,Türk kültürü uygulamalarıyla ve Türkiye’ye karşı verilen büyük önem ile yansıtılıyor.

Türkiye’de değişen koşullar neticesinde, farklı kültürden gelen insanların gelecekte hareketi daha güçlü şekillendireceği konusuda henüz bir fikir ortaya atılmamıştır.
<< Önceki Haber Alman gazete Hizmet Hareketi ve Tanzanya'daki okulları anlattı Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER