Akın İpek: Hukuksuz bir işlem göstersinler bütün servetimi bağışlarım


Koza-İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek, hesap veremeyeceği bir şey olmadığını belirterek, "Benim karşımda deseler ki çok açık söylüyorum, kardeşim seninle alakalı şöyle bir para hareketi var, girişi bu çıkışı bu bunu izah edemiyorsun deseler, ben diyeceğim ki kardeşim bütün servetim sizin olsun. Ortaya koyabilecekleri tek bir şey yok." dedi.

Şirketlerine kayyım atanan ve cemaat soruşturması kapsamında hakkında gözaltı kararı çıkarılan Koza-İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek, Haberdar'a konuştu. Mehmet Aydoğmuş'un sorularını yanıtlayan Akın İpek'in konuşmasındaki önemli başlıklar ise şöyle: Kayyım kararı kalkar mı? Koza-İpek Gurubu Türkiye'de medya faaliyetlerine devam edecek mi? Bülent Arınç'ın Melek İpek için "yanındayız" sözlerini nasıl karşıladı? Hapiste tutulan tutuklu gazeteciler için ne dedi? Türkiye'ye dönecek mi?

- Kayyım kararının kaldırılmasını bekliyoruz, hiçbir yasal sebep yok dediniz. Kayyım kararının kaldırılma ihtimalı nedir?

Zaten kayyım hiç olmamalıydı. Kayyımın atanması için ortada bir gerekçe yok.

Biz kurulduğumuz günden beri uluslararası şirketler tarafından denetlenen bir kurumuz.

Bizi denetleyen kurumlar bizim kadar sorumlular şu anda yatırımcıya karşı. Şirketler her geçen gün biraz daha eriyor. Bu konuda bizim karşımıza çıkartılmış olan tek bir rakam olsa ben yıllardır söylüyorum, şu paranın kaynağı belli değil kardeşim, şu para çıktı harcandığı yer meşru bir yer değil diye ortaya bir şey konmadıktan sonra işi yokuşa sürmenin bir manası yok.

Bunu yapmak da kolay. Şirketin bütün hesapları ellerinde zaten. Ortaya koyacakları bir şey yok.

Biz bağımsız denetim raporlarını yayınlıyoruz ve bunlar tüm dünyadaki yatırım bankalarının ellerinde var şu anda. Bu bağımsız denetim kurumları da SPK'nın geçerliliğini onaylamış yetkili kurumlar. Böyle olunca esasında söyleyecek çok fazla bir şey de yok.

Bu raporları yeteri kadar değerlendirmiyorlar. Şeffaf mıdır bu raporlar değil midir , hata var mı yok mu bunlar kontrol edilmesi gerekirken tamamen konuyu başka yerlere çekiyorlar. Sanki bu raporu yazanlar ciddi insanlar değilmiş gibi sanki gerçekleri yansıtmıyormuş gibi bir tavır içersindeler. Böyle bir şey yok. Kaldı ki bizim şirketlerimiz çok büyük şirketler.
Bunları yönetmek de orta ve uzun vadede planlar yapmakla mümkün.

Bu şirketi ben kurdum. Koza Altın'ı ben kurdum. Başından beri bugüne kadar her yıl ne arama yapmışız, ne keşfetmişiz bunu da düzenli olarak raporlamışız.

"İNTERNETİME KADAR KESMİŞLER"

Kayyımların şahıslarına ben bir şey söylemiyorum onlar görevlerini yapıyorlar fakat benim internetime kadar kesmişler. Ben internet çıktığından beri aynı adresi kullanıyorum. Gizli saklı hiçbir şeyim olmadı. Benim internetimi kesmenin kime ne faydası olabilir ki?

Benim ortaya çıkarmış olduğum, sıfırdan kurduğum, Türkiye için gurur kaynağı olan bir şirket. Devletten bugüne kadar hiçbir imkan kullanmamış, kendi imkanlarıyla aramış, kendi imkanlarıyla çalışan bir grup.

Ben elimden geldiği kadarıyla kamuoyu önüne hiç çıkmamaya gayret etmişimdir. Biz yapacağımız faydalı şeyler varsa onları Allah rızası için yapalım ama görülmesin, bilinmesin diye bir tercihimiz oldu.

30 yıldan beri meslek hayatı içersindeyim ben bugüne kadar hiç kimsenin diniyle, diliyle, ırkıyla, hangi partiye mensup olduğu ile ilgilenmedim. Sormam, merak etmem de. Biz işimize bakan insanlarız.

Bizim madenlerimizi kapattılar hiçbir gerekçeleri olmamasına rağmen, sayın bakanla ilgili dahi çıkıp tek kelime saygısızlık olabilecek bir şey söylememişimdir. Bizim devlete karşı bakış açımız, terbiyemiz bu. Ondan sonra da olmamıştır. Hiç kimseye karşı bizim saygısızlığımız olmaz. Ben şunu da söyledim, Türkiye'de herhangi bir suç işleyen birisi varsa, herhangi bir grupta tabii ki bunlar yasal çerçeve içersinde karşılığını bulsun, yasal çerçeve içersinde cezalandırılsın, kimse buna karşı çıkmaz. Ama içeride suçlu var iddiasıyla bir köyü, kasabayı yakıyorsanız, bu bir akıl tutulmasıdır. Hukukun yanında olmak lazım bunu söyledim. Bir ikincisi de benim medyamda kimseye karşı yalan, iftira olmaz böyle bir şey yapamam dedim.

Bundan sonra da bir şey demedim. Hukuki olarak hakkımızı arıyoruz, sonuna kadar da hakkımızı arıyacağız neticesi bakalım ne gösterecek.

Zaten bir kuruş hukuksuz paramın olduğunu göstersinler bütün servetimi bağışlarım.

Biz çok büyük hayır işleri, hasenat işleri yapan bir gurubuz. Üniversite yaptırdım, o üniversitede benim çocuklarım okumuyor, kazanmış olmalarına rağmen okumuyorlar. Torpil yaptırmamışım. Bir cami yaptırmışız, okul yapıp Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışlamışız... Yani burada kendim istifade ettiğim yahut kendi grubumun dışında kullandırmış olduğum yarar sağlamış olduğum hiçbir gurup da yok.

Durum böyle olunca bekliyoruz hep beraber. Bu durum ne zaman çözülür diye bekliyoruz.

Ama mutlaka gerçek eninde sonunda ortaya çıkacaktır. Siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın gerçeğin ortaya çıkmasına mani olamazsınız. Eğer elinizdeki gerçek değilse o zaman çekinmek lazım.

Benim şirketlerimi herkes inceleyebilir herkes incelesin benim hiçbir rahatsızlığım çekincem yok. Üstelik bizi her denetleyenin de bize güveni biraz daha artacaktır. Ben çünkü şirketler kurulduğundan beri denetleme üzerine denetleme geçiriyorum. Benim defterlerim maliye tarafından üç defa denetlenmiş tam incelenmiş... Onlar da görevlerini yapmış. Onlara da bir şey söylemiyorum.
Biri de çıkıp kardeşim şu hesaplarında şu vardır demediler.

- İngiltere'de Birleşik Krallık Mali İstihbaratı'nın 25 milyon Sterlinlik mal varlığınızı dondurduğu iddia ediliyor. Bu iddia doğru mudur? Size ait şirketlerle ilgili İngiltere'de bir inceleme var mıdır?

Benim Türkiye'deki şirketlerimin hesapları bile donmuş değil. Türkiye'de donmuş değilken dünyada niye donsun? O mesele, buradaki ismini vermeyeyim maalesef Türkiye'deki bir bankanın yapmış olduğu bir şeydir. O araştırma istemiş. O araştırmayı da yapıyorlar. Yani Türkiye'deki bir bankanın yapmış olduğu araştırma. O araştırmayı bir defa değil on defa yapsınlar.

Hatta ondan sonra ben kendim yazdım bizi Uluslar arası olarak da denetlesinler. Varsa eğer bizimle ilgili en ufak olumsuz bir şey, çıkarsınlar ben bütün servetimi bağışlayayım.

Bütün yatırım bankalarının hepsi bizi şimdi takip ediyorlardır. Çünkü bir çoğunun yatırımı var, bizim halka açık olan şirketlerimizin halka açık olan kısımlarının önemli bir kısmı yabancı yatırım bankalarında ve onlar bu konuları inceliyorlar.

Onlar bizim hesaplarımızda kara para olmadığını çok iyi bilirler. Çünkü şirket bir anda buraya gelmedi. Yıllar içersinde her ay, üç ayda bir, yıllık rapor vererek bu günlere geldik.

- Eğer kayyım kararı kalkarsa Türkiye'deki medya alanındaki faaliyetlerinize devam edecek misiniz? Yoksa artık yoruldum diyerek çekilecek misiniz?

Medyada şu an Türkiye'de devam etmeye imkan yok.

Benim hayal ettiğim medya, hangi düşünceye sahip olursa olsun, insanlar birbirlerine hakaret etmeden, oturup konuşarak meseleleri çözebilen bir medyaydı. Bir silah değil, esasında medya bir uzlaşma aracıdır. İnsanların toplumla arasına duvar örmemek lazım. Bu, medyanın kültürü olmalı. Medya, herkesin düşüncelerini ifade ettiği bir mecra olmalı. Eğer insanların söyleyecekleri sözler içlerinde kalırsa sürekli baskıyla susturarak zorla insanlar kısıtlı bir alana itilirse bu, toplumun huzurunu etkiler. Toplumun huzuru kaçar.

İnsanlar birbirlerine küfretmeden, hakaret etmeden konuşmalı. Mesela Kanaltürk'te ilk bir program başlatmıştık ve orada her düşünceden insan konuşup fikirlerini ifade edebiliyordu. Bu, topluma çok faydalı bir şeydi. Sessizlik demek, insanların düşüncelerini ifade edememesi demek daha büyük problemlere yol açar topum içerisinde. Ben medyayı hiçbir zaman silah olarak görmedim. Ben medyayı her zaman toplumun ihtiyacı olan bir organ bir denetim organı bir eleştiri varsa eleştiri yapılması gereken bir organ olarak gördüm.

- Şu anda görüyoruz ki Can Dündar, Hidayet Karaca, Gültekin Avcı, Erdem Gül, Mehmet Baransu gibi isimler cezaevindeler. Dediğiniz gibi medya açısından zor bir dönemden geçiyoruz.

Tutuklu gazeteciler için o kadar üzülüyorum ki size anlatamam. Bu yaşanılan şeyler, insanın aklından hayalinden geçmeyecek şeyler.

Ben kendi adıma kendi grubumun adına konuşuyorum. Bir gazetecinin görevini yapıyor diye hapse atılması anlaşılır bir şey değil. Ancak elimizden üzülmekten başka bir şey gelmiyor. Ben şuna inanıyorum, herkesin bir hayat hikayesi vardır ve o hikayenin sayfalarına da hergün bir şey ekleniyor.

İyi kötü doğru yalan yanlış bir şey ekleniyor. İnsan, durmuş olduğu o yeri de fırtınayla mı karşılaşıyor, yağmurla mı karşılaşıyor neyle karşılaşıyorsa karakterini ortaya koyarak o sayfayı da öyle geçiyor.

Şimdi herkes görevini yaptığı için görevlerini doğru yaptıklarına inandıkları için şeyi doğru yaptıkları için başlarına böyle bir şey gelmiş. Zaman içersinde prırıl pırıl parlayacaklardır. Ama tabi şu anda içinde oldukları durum çok zor bir durum...

- Geçtiğimiz hafta Cemaat ana davası kapsamında bir operasyon düzenlendi. Operasyonda Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca , Suat Yıldırım gibi isimlerle birlikte sizin için de gözaltı kararı çıkarıldı. Suçlama olarak da iddia edilen Fethullahçı Terör Örgütü'nün yöneticiliğini yapmakla itham edildiniz.

Ben defalarca söyledim ben Hocaefendi'nin dualarını alan onu seven birisiyim. Ama bunun dışında, Hocaefendi'nin duasını almak dışında ne hiç kimseyi tanırım ne kimseyle bir ilişkim var ne bir herhangi bir yere finansman akıtmışımdır böyle bir şey hiç olmadı bugüne kadar. Nereden çıkarırlar.

- Fethullah Gülen için "Bir damla göz yaşına bütün mal varlığımı feda ederim" dediğiniz söyleniyor

Ben orada dünya ve ahiret mukayesesi yaptım. Dünya cam parçasıysa ahiret de elmas parçasıdır.

Dünya için değil de ahiret için konuşan insanların söylediklerini dikkate almak lazım. O, manevi bir sohbetti. Bunun dışında Hocaefendi'nin benden ne dünyalık talebi olur ne olmuştur ne de ben böyle bir şeyin içerisine girmişimdir.. Böyle bir şey yok. Olsaydı bunu da söylerdim zaten.

Ben hayatım boyunca yalan söylememiş birisiyim. Göstersinler şu söylediğin yalandı diye.

Hizmet dedikleri ne biliyor musun, bir fikir. Yani sen bu fikrin bir kısmına katılırsın bir kısmına katılmazsın, gider üç arkadaş bir araya gelir bunu için bir şey yaparsın, bunların hepsi farklı farklı şeyler.

Fikir şu, milletin eğitime ihtiyacı var, milletin fakirlikten kurtulması için yatırım yapılmasına ihtiyacı var, bunlar bir fikir, sen de dersen kardeşim evet ben de buna katılıyorum, ricalen parçası olmuşsundur yani daha sonra diyorsun ki ben de bir penceresini alayım, o zaman daha büyük bir parçası olmuşsun. Daha sonra gelmişsin dört beş arkadaş bir araya, demişler ki biz bir okul yapalım, al sana işte bir gurup. Bu guruba terör örgütü diyebilir misin?

"MASUM İNSANLARIN BEDDUASINI ALIRSIN"

Çoluk çocuk, yaşlı bir sürü insan var, samimi insanlar var, bunların tek bildikleri Allah rızası için faydalı bir şeyler yapalım, etrafımıza faydalı bir şeyler yapalım derler bunun dışında başka hiçbir şey de düşünmezler, kimseden bir beklentileri de yok. Şimdi sen bu adamları alıp terör diye bir yere sokmaya çalışıyorsan girmez. Bu insanları sadece mağdur edersin, masum ve mahsun insanların bedduasını alırsın ve mutlaka bu fena bir şekilde bir yerden döner. Bu kadar insanın ahı bu kadar insanın sızısı... Ne yapmış bu adamlar okul yapmaktan başka.

Bana, aileme şu anda yaptıkları eziyeti Allah biliyor. Gerçekten ağır bir imtihan. Ama ben tercihimi yaptım. Hayatımı bundan sonra kalan kısmını yaşayabileceğim şekilde yaşamayacağım şekilde ben tercih yaptım.

- Ülkenizden uzun zamandır uzaktasınız ne hissediyorsunuz? Dönmeyi düşünüyor musunuz?

Ben buraya geldiğimde, benim hakkımda, yokluğumda tutuklama kararı çıkartıldı.

Benim hakkımda çıkartılan tutuklama kararının neden olduğunu ben bilmiyorum.

Ben burada mecburen kalıyorum, ayakta tutmaya çalıştığım bir şirketim var burada, imza yetkisi tek bana ait. Hukuki olarak bir taraftan onları hazırlıyorum gönderiyorum.

Yoksa benim hesabını veremeyeceğim bir durumun olmasına imkan var mı? Benim karşımda deseler ki çok açık söylüyorum, kardeşim seninle alakalı şöyle bir para hareketi var, girişi bu çıkışı bu bunu izah edemiyorsun deseler, ben diyeceğim ki kardeşim bütün servetim sizin olsun. Ortaya koyabilecekleri tek bir şey yok.

Yoksa ben dönmez olur muyum niye dönmeyeyim ki. Ama dediğim gibi ben dönsem buradaki bütün işleri kim yürütecek.

- Kayyımlara söyleyeceğiniz bir şey var mı?

Herkes kendine verilen görevin gereğini yapıyor. Ben kayyımların kendisine bir şey söylemiyorum.

Ama maalesef benim çok kıymetli elemanlarımı her gün işten atıyorlar. Bunun kendilerine bir faydası yok. Yıllardan beri orada bir vücudun organları gibi

Mesela bir promosyon vardır geçmişte yapmışlardır tutmuştur, ama bugün yapar tutmaz tersi olur.

Bu şirket ben kurduğum günden beri çok büyük başarıyla dünyaya örnek olmuş bir şirket. Madenlerimdeki yaşam odasından başla daha Türkiye imzalamadan çevre iş sağlığını dört yıl önce imzalamışız uluslararası gelin bizi denetleyin diye.

Yani çok güzel bir sistem kurmuşuz. İçerisindeki herkesin bir katkısı var. Bir saat gibi çalışan bir sistemin içerisinde küçük de olsa büyük de olsa bir çarkı söküp aldığın zaman bütün saatin işleyişini bozarsın. Aynı kaliteyi göstermez.

Arkadaşlar maalesef bilerek veya bilmeyerek kendilerini hiç ilgilendirmeyen konularda insan çıkarıyorlar. Bunun bir faydası yok. Kendi işleri de bu değil.

Madem ki denetlemek istiyorlarsa, bana eziyet ederek denetliyorlar bunun çok kolay yolları da vardır, yapsınlar ama denetlesinler. Denetim dışında senin icra işlerine karışman olabilir mi?

Diyorum ya konu nereye gelmiş. Ben orada şirketi kuran bir adamım, bu şirketi bugünlere ben getirmişim, yıllarımı almış, siz benim internet hesabıma kadar kapattınız, bunun kayyıma ne faydası olabilir?

Kaldı ki takip ediyorsunuz, takip edin. Benim hayatımda gizlemeye çalıştığım hiçbir nokta yok ki. Girsinler baksınlar. Allah'a şükür dikkatli yaşadım bir şey bulaşmadı. Zaten bulaşmak istemediğim için de şimdi buraya kadar sürüklendim. Bir yerden sonra döner düzelir diye ümit ediyorum.

- Uluslararası alanda haklarınızı aramayı düşünüyor musunuz?

Hukuki olarak elimden gelen her şeyi yapıyorum yapacağım.

Ben bugüne kadar hiçbir kamu görevlisine dava açmamışımdır. Buna dikkat ederim.

Ama son zamanlarda artık öyle bir noktaya geldi ki yapmam dediğim şeyleri mecburen yapmak zorunda kalıyorum.

Suç haline gelmiş olan her şeyin hukuken hesabını soracağım. İntikam almak için değil. Hukuken hakkımı aramış olmak için yapacağım.

Ben dimdik durup alın inceleyin kardeşim diyorum. Herkesin bu durumda olması lazım.

Benim şirketimden çıkardığın her çalışan şirketime zarar veriyor. Otelin mesela müdürünü niye değiştiriyorsun? Gerek var mı? Dünyanın en güzel en iyi oteli seçiliyorsun üç yıldan beri, otelin yönetimine el koymanın kime ne faydası var?

- Melek Hanım da siz de daha önce ifade etmiştiniz, Ak Parti'den bir çok isim soframıza oturdu çorbamızı içti demiştiniz. Geçtiğimiz hafta Bülent Arınç beyefendi "Melek İpek biz senin hayırseverliğine şahidiz, kendisinin yanındayız" dedi. Bu açıklamalar size ne düşündürdü?

Bülent Arınç beye teşekkür ederim. Duygusal olarak bizi düşünmüş, hissiyatını ifade etmiş. Biz de kendisini aynı şekilde düşünüyoruz. Kendisi de nazik hassas bir insandır. Demek ki bir yerden sonra, yapılan şeyler karşısında o da kendi bildiklerini hissiyatını ifade etmiş. Öyleyiz, hacı annem de öyledir ben de öyleyimdir biz bugüne kadar hiç kimseye kötülük yapmadık, bundan sonra da yapmayız. Benim ne Ak Parti'ye ne başka bir partiye, hiç kimseye karşı ne bir uzaklığım ne bir yakınlığım, vardır. İnsanlarla dostluk yapmak için insanlığına bakarız.

CİHAN
<< Önceki Haber Akın İpek: Hukuksuz bir işlem göstersinler bütün servetimi... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER