805 haftadır dinmeyen sızı: Neredeler?

Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve fâillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 805'incisini gerçekleştirdi.

SHABER3.COM

Türkiye'de işkence ve zorla alıkoyma vak'alarının birebir mağduru olan Cumartesi Anneleri, 805 haftadır kayıpları için bir araya geliyor. 

Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükûmetine seslenen bağrı yanık anneler, “Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere devleti yönetenlere, kayıp yakınlarına yaşatılan hukuksuzluk ve işkenceye son verme çağrısında bulunuyoruz.” çağrısında bulundu.  
 
Yeni tip Koronavirus (Covid-19) salgını sebebiyle eylemlerini sosyal medya hesabı üzerinden yapmak zorunda kalan Cumartesi Anneleri, 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sordu.
 
DEVLET YÜZLEŞMEK ZORUNDA
 
Bu hafta ilk olarak 19 Ekim 1995’te gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun’a söz verildi. 

Yıllardır dile getirdikleri talepleri 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle tekrar ifade etmek istediğini ifade eden Tosun, “İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak zorla kaybedilmeye dair Birleşmiş Milletlerin (BM) sözleşmesini kabul etmiyor. Bunun sebebi gayet açık. Devlet kendi himayesi altındaki suçlarla yüzleşmek istemiyor. Aksine bizzat kaybetme eğiliminde yer alan fâillere, kaybetme eğilimine destek veren her türlü hukuksuzluğa göz yumuyor.” dedi.
 
"KAYIPLARIMIZIN AKIBETİ AÇIKLANSIN"
 
20 Şubat 1995 tarihinde gözaltına alındıktan sonra cenazesi bulunan Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü’ne vurgu yaparak, “Bizler kaybettiklerimiz sizler gibi baba, kardeş, eş, dost, akrabaydı. Evlerinden, otomobillerinden, sokaktan, otobüslerden devlet güçleri tarafından zorla alınıp götürüldüler ve işkence edilerek yok edildiler. Hâlâ çoğunun bir mezarı bile yok." dedi.

Cumartesi Anneleri, 805 haftadır kayıpları için bir araya geliyor. 

Karakoç, "Bizim taleplerimiz açık ve net. Devlet kayıplarımızın akıbetini açıklasın. Sevdiklerimizi kaybedenleri yargı önüne çıkarsın.” ifadelerini kullandı.
 
HAYATI CEHENNEME ÇEVİRİYOR
 
Bu haftaki açıklamayı ise 1995 yılında gözaltına alınan ve işkence edilerek katledilen eczacı Ayşenur Şimşek’in kardeşi Fatma Şimşek okudu. 

Gözaltında kaybetme kavramının, hukuki bir terim olarak “karmaşık” gibi görünebileceğine işaret eden Şimşek, “Ancak gözaltında kaybedilen insanların hikâyeleri son derece basittir. Onlar evlerinden, işyerlerinden, otomobillerinden, otobüslerden, kafelerden, sokaklardan çok sayıda tanığın önünde devletin güvenlik güçleri tarafından zorla alınıp götürüldüler ve bir daha geri dönemediler. Elbette ki sadece gözaltında kaybedilenlerin değil, arkalarında bıraktıkları insanların da acı, ızdırap ve bekleyiş yüklü birer hikayesi bulunuyor.” dedi.
 
ZORLA KAYBETME İNSANLIĞIN UTANCI
 
Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle devleti yönetenlere seslenen Şimşek, “Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere devleti yönetenlere, kayıp yakınlarına yaşatılan hukuksuzluk ve işkenceye son verme çağrısında bulunuyoruz. Yargı makamlarına, mevcut cezasızlığa son vererek, gözaltında kaybetmelere ilişkin soruşturma ve kovuşturmaları tarafsızlık ve cesaretle yürütmeleri çağrısında bulunuyoruz. İktidara, Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme’yi derhal imzalama ve uygulama çağrısında bulunuyoruz.” şeklinde konuştu.
<< Önceki Haber 805 haftadır dinmeyen sızı: Neredeler? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER